| Burası yerel bir elf tavernası, ama her ırka açık. | Open Subtitles | هذه حانة أقزام محليه و لكن جميع الأعراق مرحب بها |
| Pekala, size söylemekten utanmıştım, ama yerel TV haberleri için iş başvurusunda bulundum. | Open Subtitles | حسنا،لقد كنت محروجه انا اخبركم لكني اقدم لتجربه اداء في محطه تلفيزيونيه محليه |
| yerel gazete kalp krizinden öldüğünü söylüyordu. | Open Subtitles | صحيفه محليه قالت انها نوبه قلبيه لا ادري ان كان هذا جائز |
| Bir gazetenin başarılı bir yerel kiropraktik uzmanını kapak konusu yapabileceğine inanmak bu kadar zor mu? | Open Subtitles | أصعب عليك التصديق أن هناك صحيفه محليه تغطي قصه معالج عظام ناجح |
| Özel ekip, yerli, Dışişleri Bakanlığı onaylı. | Open Subtitles | من الذي كان يحمي العائله ؟ تجهيزات خاصه محليه |
| Buradaki kız seninle röportaj yapacak. Dallas'ta yerel bir gazetede çalışıyor. | Open Subtitles | في الحقيقه لدي امرأه هنا ستقابلك انها من قناه محليه هنا في دالاس |
| yerel bir suç patronunun diz kırıcısıydı. | Open Subtitles | لقد كان محطم أرجل يعمل لرئيس عصابة محليه |
| Peki Ben Wyatt'le olan ilişkini örtbas etmek için yerel, eyalet veya federal kanunları çiğnediniz mi? | Open Subtitles | وهل قمتي بأي مخالفة محليه أو القانون الفيدرالي في محاولة إخفاء علاقتك مع بينّ وايت ؟ |
| Teşekkürler. İş gereği. Bu gecelik yerel basına yardım etmek için geldim. | Open Subtitles | أنا فى مهمه , لقد حضرت لتغطية الحفل لصحيفه محليه |
| Big Chair Satranç Kulübü kuruluşundan itibaren 7 yerel okul ve bir çocuk ıslahevi ile ortaklıklar geliştirdi. | Open Subtitles | منذ تأسيس نادي مقر الشطرنج الكبير قام بتطوير شراكاتٍ مع سبع مدارس محليه |
| Hükümetiniz, bunun, bir yerel çevre grubu tarafından yürütüldüğüne inanıyor. | Open Subtitles | حكومتكم تعتقد أنه يتم ادراته من قبل مجموعه محليه مناهضه للبيئه |
| Özbekistan'ın yerel mahallelerinden... bir Suzani bunu bana vermişti. | Open Subtitles | الآن, تلك سوزاني تم اعطائي اياها من قبل محلة محليه في أوزباكستان |
| Ama mezun olduğumda yerel bir sivil toplum kuruluşunda iş buldum. | Open Subtitles | ولكن بعدما تخرجنا حصلت على وظيفه في شركه محليه |
| yerel haber merkezi bir röportaj istedi. | Open Subtitles | محطةٌ تيليفزيونيه محليه طلبت مقابلةً معنا |
| yerel bağı olmayan sezonluk işçi de olabilir. | Open Subtitles | أو قد يكون عامل موسمي مع عدم وجود روابط محليه |
| Bu yerel hijyenik ped hareketinin dünya çapında yaygınlaşmasını istiyorum. Bu yüzden gerekli tüm detayları, kullanımı serbest bir yazılım gibi kamuya açık yaptım. | TED | انا فقط اريد جعل هذا حركة محليه للفوط الصحية في كل العالم. هذا هو سبب وضعي لجميع التفاصيل في موقع الكتروني كبرنامج كمبيوتر مفتوح المصدر. |
| Bir solcu yerel gazetede, kimse görmez bunu! | Open Subtitles | فى صحيفه محليه يساريه لا أحد سيراها |
| Ben-- geçen gece yerel gazetede-- | Open Subtitles | قرات اليله الماضيه في صحيفه محليه |
| Ben-- geçen gece yerel gazetede-- | Open Subtitles | قرات اليله الماضيه في صحيفه محليه |
| Bu yerel ya da bölgesel bir vaka değil. Şehirler kuşatma altında. | Open Subtitles | هذه ليست فقط ظاهره محليه أو أقليميه |
| yerli Hamptonluyum. | Open Subtitles | هامبتونية محليه |