| İlkokul çocukları, yerel iş adamları, okul aile birliği tipleri. | Open Subtitles | عندهم أولاد في سن التخرج رجال أعمال محليين,يشاركون بنشاطات المدرسة |
| Altı ay sonra bu kadınları, kredi veren ve kendi toplulukları içinde yerel girişimciler haline gelebilecekleri piyasalarla tanıştırdık. | TED | بعد ستة أشهر مكنا هؤلاء النسوة من الإقتراض والنزول إلى الأسواق حيث يصبحن رائدات أعمال محليين في مجتمعاتهن |
| 2009'da Meksika'ya taşındım ve yerel balıkçıları dökmeye başladım. | TED | سنة 2009، انتقلت إلى المكسيك وبدأت في اختيار صيادين محليين. |
| Geçen yıl Sian Ka'an'daki Punta Allen'ın yerel gençliğiyle yaptığımız, toplum temelli bir sanat eserinin bir örneğidir. | TED | هذا مثال لأعمال فنية من صنع المجتمع صنعناها العام الماضي. مع شباب محليين من بونتا آلان في سيان كان |
| Asyalı yoktu, yerli yoktu. | TED | لون الشوكولا. لم يكن هناك من أسيويين أو سكان محليين. |
| Palm City'yi tehdit eden yerli bir teröristle ilgili kanıtım var. | Open Subtitles | أنا عندي ادلة عن ارهابيين محليين يهددون مدينة بالم |
| Bu senaryoda, güçlü yerel çiftliklere nasıl sahip olabiliriz? | TED | إذاً كيف يكون لدينا مزارعين محليين ماهرين مع هذه الأوضاع؟ |
| Küresel gıda şirketleriyle, finansal kurumlarla ve yerel hükümet görevlileriyle tanıştım. | TED | قابلتُ شركات أغذية عالمية، ومؤسسات مالية ومسؤولين حكوميين محليين. |
| Yani, yerel aşçılar yerel insanlara öğretiyor. | TED | تعرفون، إنهم طهاة محليين يعلمون السكان المحليين. |
| Sırada yerel hafif sıkletler arasında altı rauntluk maç var: | Open Subtitles | حسنا المقبل... الجولة السادسة بين ابطال محليين من الوزن الخفيف |
| Bu, yerel Komünistlerce yönetilen, Moskova'ya itaat etmesi için eğitilen yeni bir imparatorluktu. | Open Subtitles | كانت هذه امبراطورية جديدة، تُدار بواسطة شيوعيين محليين أُعدو ليطيعوا موسكو |
| Ben kupon basıyorum.. rakiplerini kaçırmayan, sempatik yerel tacirlerden otobüslere bomba koymayan ya da canlı bomba olmayan. | Open Subtitles | أنا أنشر مقالات عن تجار محليين لا يقومون باختطاف المنافسة |
| Şu bodrum katını bazı yerel müteahhitlere gösterdik. | Open Subtitles | عرضنا صورا للسرداب على مقاولين محليين وقالوا |
| Konuk listesinde Rusya'ordusunun üst düzey subayları da var, yerel yönetim liderleri, gayri resmi Ruslar tarafından yönetilen resmi Çeçen hükümetinin üyeleri. | Open Subtitles | قائمة الضيوف تتظمن كبار الضباط في الجيش الروسي، مسئولين محليين للحفلة، أعضاء رسميين من الحكومة الشيشانية، |
| Neden Cannon'ın adamlarıyla bağlantı kuramadığımız şimdi belli oldu: Gerçekten de yerel halktan birilerini tutmuş. | Open Subtitles | هذا سبب عدم تمكنا من التوصل لأحد رجال كانون لأنه استأجر محليين |
| - Eğer Hükümetin adamları peşimdeyse yerel polisler de beni arıyor olmalı. | Open Subtitles | إذا كان هؤلاء الأشخاص تابعين للحكومة، لكانوا أرسلوا ضباط محليين ليبحثوا عنا ، أيضاً. |
| Cinayet davalarını almak isteyen yerel avukatların listesi mahkemede. | Open Subtitles | المحكمة لديها قائمة بأسماء محامين محليين مستعدة للعمل في قضايا القتل |
| Bunu bitirmek için, yerel işletmelerden gelen çok sayıda mektubu gerekçe gösterebilirim. | Open Subtitles | .. لدي دليل أيضاً . رسائل من رجال أعمال محليين تطالب بإغلاق هذا |
| Kendimizi hem yabancı, hem de yerli düşmanlardan koruyoruz. | Open Subtitles | نحن نحمي أنفسنا، من أعداء سواء كانوا محليين أو أجانب. |
| 3 yerli yaralanmış ve barın kameralarında saldırganın görüntüleri bunlar. | Open Subtitles | ثلاث رجال محليين قد اصيبو و الدوائر التلفزيونة كانت لديها صورة من هذا المهاجم |