| Paris gezimizi, bir basketbol maçı için iptal eden, bir adamla evliyim, ki bu da beni öğrencilerimin önünde bir sahtekar yapıyor. | Open Subtitles | انا متزوجة من رجل قد ألغى رحلتنا الى باريس من أجل مبارة كرة سلة والذي جعلني أبدو مخادعة أمام طلابي |
| Cehennemi yaşadığınızı biliyorum ve kızınızda en usta aldatıcı olabilir. | Open Subtitles | أعرف بأنك مررت بالكثير من المصائب، و من الممكن أن ابنتك مخادعة ماهرة |
| Blöf yapıyordu ama cevabım düşüncesizce oldu. | Open Subtitles | كانت مخادعة لكن ردة فعلي كانت مكابرة وعلمت بأنني أحميك |
| sahte Kaplumbağalar, çağırılıncaya kadar kuliste beklesinler. | Open Subtitles | أي سلاحف مخادعة, تنتظر في الأجنحة حتى تستدعى |
| Oğluma cehennem hayatı yaşatmış entrikacı ve düzenbaz bir dolandırıcıdır. | Open Subtitles | إنها مخادعة متلاعبة صغيرة جرحت إبني كثيراً |
| Çok deli, çok zeki, çok kurnaz. | Open Subtitles | مجنونة للغاية ، ذكية للغاية ، مخادعة للغاية |
| Bu dünyada bir kadın olmak için hilekar olmalısın. | Open Subtitles | لتكوني امرأة عليكِ أن تكوني مخادعة بهذا العالم. |
| Çok sinsi. Muhteşem bir ajan. | Open Subtitles | إنها مخادعة للغاية يجب أن تكون جاسوسة رائعة |
| Yapma, bütün plan Worth'ün Sophie'nin sahtekar olmasını anlamasına bağlıydı. | Open Subtitles | مجمل الخطة تعتمد على ان يكتشف .وورث" بأن صوفي مخادعة" |
| Sende herşeyi bilen sahtekar harika bir kadın olabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك أن تكوني ذكية أيضاً فقط إن أصبحت امرأة مخادعة غير مبالية |
| O büyük eski binaya girip o engin tarihle karşı karşıya kalınca kendimi bir sahtekar gibi hissettiğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | انا اتذكر المشي في المبنى القديم الكبير و التاريخ يحدق في وجهي و اشعر كأنني مخادعة بالكامل |
| Sadece çok küçük, aldatıcı ve zor olmasından değildi. | Open Subtitles | ليس ذلك بسبب أنها متناهية في الصغر و مخادعة أو صعبة المنال فحسب |
| Filmler hakkında öğrendiğim diğer şey ise, özel efeklerin aldatıcı olabileceğiydi. | Open Subtitles | الشيء الآخر الذي تعلمته عن الأفلام هو أن التأثيرات الخاصة قد تكون مخادعة |
| - Blöf yapıyorsun. - Hayır, yapmıyorum. | Open Subtitles | ـ أنتِ مخادعة ـ كلا, أنا لست كذلك |
| "Yaptığın şeye inanamıyorum dünyanın en sahte insanısın sen kaltak." | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق ما فعلته أنت أكبر مخادعة في العالم عاهرة |
| Sonra doğruca sana gelecek. -Seni minik düzenbaz. | Open Subtitles | يا إلهي , أنتِ مخادعة وصغيرة ألستِ كذلك؟ |
| Tanımam gerekmez Adela. Bilirim o tipleri. Tembel, açgözlü ve kurnaz. | Open Subtitles | لا أحتاج لمقابلتها يا أديلا,انا أعرف هذا النوع هادئة,طماعة,و مخادعة |
| hilekar, aksi bir kadın. yalancı, namussuz. | Open Subtitles | تعني أنها أمرأة مخادعة وكاذبة ومحتالة |
| Dikkatli olun efendim. O mürekkep balıklar çok sinsi. | Open Subtitles | إحترس يا سيدى هذه الحبَارات مخادعة |
| Tereddüt etmeden sinsice yöntemler kullanacak bir adam. | Open Subtitles | إنه رجل يلجأ لأساليبَ مخادعة دون أي تردد |
| "Gözlerinde hile var." | Open Subtitles | "عيناك مخادعة." |
| Çıkarcı, hilekâr, iki yüzlü-- | Open Subtitles | هي لعابة , مخادعة و أم وجهين .. |
| İşte, burada biraz ustalık gerektiren işler başlıyor. | Open Subtitles | حسنا، هنا الاشياء تكون مخادعة قليلا |
| Araştırmacılar uzun zamandır türler ne kadar akıllı olursa, neocorteks ne kadar büyük olursa, yalancı olmanın o kadar daha olası olduğunu bilmekteler. | TED | الباحثون ادركوا منذ زمن بعيد بأن النوع الأكثر ذكاء، ذات قشرة مخية حديثة أكبر، والاحتمال الأكثر بأن تكون مخادعة. |
| - Evet, itiraf etmeliyim ki çok namussuz bir hatunum ben. | Open Subtitles | ـ نعم, أنا أعترف بذلك. أنا إمرأة مخادعة جدا, يجب أن أقول ذلك. |
| alengirli bir işler çevirirken çok rahat gözükürsünüz. | Open Subtitles | تبدو أقوى بالبرلمان عندما تقوم بأمور مخادعة |