| Yani tehlike büyüdükçe insanlığımız da güçleniyordu. | TED | لذا كما تصبح مخاطر أقوى انسانيتنا تصبح أقوى. |
| Terörizmden korunmak şart ama seçmen, daha büyük tehlikeler görüyor. | Open Subtitles | ،الحماية من الإرهاب طبعاً لكن الناخبين يرون مخاطر أكثر أهمية |
| Tıbbi marihuananın riskleri konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ أيضًا إلى المزيد من الأدلة عن مخاطر الماريجوانا الطبية. |
| Tasarım, en derinden içimizde yer etmiş yabancı tehlikesi önyargısının üstesinden gelebilir. | TED | التصميم يمكنه التغلب علي تحيزاتنا الأكثر تجذرًا ضد مخاطر الغرباء |
| Yeah, ödemelerin tamamını ayarlamamız gerekir tehlikeli engellere karşı bazı şeyleri yapabilmesi için, liste yapacağım. | Open Subtitles | علينا التحدّث حيال التكلفة الكلّية. ذلك في حال طرأت مخاطر غير متوقّـعة. سأصنع قائمة. |
| Alınması gereken riskler ve mücadeleyi kazanması gereken gerçek yaşayan kişiler var. | TED | هناك مخاطر يجب مواجهتها و يوجد بشر أحياء بيننا ينتصرون في كفاحهم. |
| Her birinizin buraya gelmek için büyük riske girdiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن كلا منكم تكبد مخاطر جسيمة لكي يتواجد هنا |
| Dünya kayaları ise, canlı bir taş kürede olmanın tehlikelerini yaşıyor. | TED | أما صخور الأرض، فتواجه مخاطر قشرة الأرض الخارجية اليابسة والحية. |
| "Karını bana getir... ben sorunu Risksiz bir şekilde halledebilirim." | Open Subtitles | ،إذا أتيت أنت وزوجتكَ إلى فى المقام الأول" "لاستطعت فعلها دون أى مخاطر |
| Ekonomik çıkarlarımız tehlikeye girmiş bulunuyor, kapımıza bu kadar yakın bir Sovyet varlığının tehlikeleri de işin cabası. | Open Subtitles | تم تحقيق فائدتنا الإقتصاديه لا نقول شيئاً عن مخاطر التواجد السوفيتى بالقرب من وطننا |
| Güvenli ve korunmuş bir yer mi olacak yoksa sürekli tehlike ve tehditlerle mi yüzleşecek? | TED | هل ستكون آمنة ومحمية، أو أنها سوف تواجه مخاطر مستمرة وتهديدات؟ |
| Hayatımızda tehlike yok değil, var tabi | TED | وهذا لا يعني عدم وجود مخاطر في الحياة المدنية. |
| Karışık balina çizgileri, tüm ölümlüleri karıştıran “sürekli var olan tehlikeler” üzerine nükteli düşüncelere neden olur. | TED | تثير خطوط الحيتان المتشابكة أفكار شخص سريع البديهة مع وجود مخاطر دائمة تحيّر كلّ البشر. |
| Yaşadığım tehlikeler için sevdi beni ben de bana acıdığı için sevdim onu. | Open Subtitles | .. لقد احبتني بسبب ما تعرضت له من مخاطر .. و قد احببتها لشفقتها علي |
| ve bu insanların herhangi bir hastalığa yakalanma riskleri zayıf ve sağlıklı olanlardan daha fazla değil. | TED | إضافة إلى أنه ليس لديهم نسبة مخاطر أعلى من الأشخاص النحيلين للأمراض. |
| Ama ikinci olarak, belki içki içmenin tehlikeleri hakkında bir şarkı yok çünkü içki içmeyen bir sürücü varsa, hiçbir tehlikesi yok. | Open Subtitles | لكن ثانياً ربما لايوجد حقاً ثمة أغنية عن مخاطر الشرب لأنه حقاً لايوجد مخاطر ما دام لديكِ سائق معيّن مثالي |
| tehlikeli insanları tedavi ediyorum. İşimin bir cilvesi. | Open Subtitles | أعالج أناسًا خطرين، ذاك مِن مخاطر المهنة |
| Ancak ek olarak, ticari riskler de var. | TED | لكن بالإضافة إلى ذلك، هناك مخاطر تجارية. |
| Para çekme makinelerini asla kullanmayan arkadaşlarım var sebebi de ekranda bakiyelerinin gözükmesini riske etmek istememeleri. | TED | لدي أصدقاء الذين هم لا يستخدمون على الإطلاق ماكينات الصرف البنكية بسبب مخاطر أن تعرض عليهم رصيدهم على الشاشة. |
| Ölümlülüğün tehlikelerini anlıyor ve neden bundan kurtulması gerektiğini. | TED | لقد بدأت تستوعب مخاطر البشرية الفانية ولماذا يتعين عليها الإفلات منها. |
| Risksiz bir iş olduğu tahmin ediliyor. | Open Subtitles | وأدرك بأنّك لن تسبب له أيّ مخاطر .. |
| bu kadar kişinin hayatını böylesine tehlikeye atmayacaksın. | Open Subtitles | اية احترام لي , سوف لا تأخذ اية مخاطر مع مثل هولاء الاشخاص الذين حياتهم على المحك |
| Böylece bir ilişkinin tüm tehlikelerinden kaçınarak arkadaşlığımızı sürdürebileceğiz. | Open Subtitles | بأننا سنحافظ على الصداقة بتجنّب كل مخاطر العلاقات |
| Kongre üyeleri ekstra bir risk olduğunda Gizli Servis koruması alabiliyor. | Open Subtitles | أعضاء الكونجرس مُؤهّلون لحماية الخدمة السريّة في حالة وجود مخاطر إضافيّة. |
| Ve böylece, Anuj, yardım kuruluşuyla edinilen kamu yararı adına sıtmayla savaşmak için gereken. girişimcilik riskini almış oldu. | TED | ولذا، أخذت أنوج مخاطر الأعمال هنا في أفريقيا لإنتاج سلع عامة كانت تم شراؤها بواسطة مؤسسة مساعدات للعمل في الملاريا. |
| Bir lisede içkili halde araba sürmenin zararları hakkında konuşmaya davet edildim. | Open Subtitles | دُعيت للتحدث في مدرسة ثانوية بشأن مخاطر القيادة تحت تأثير الكحول |
| Fakat bu reddetmenin veya atağın tehlikesini öğrendiğimde, bunu değiştirmenin zamanı diye düşündüm. | TED | لكن، عندما تعلمتُ عن مخاطر الرفض أو الهجوم، فكرتُ، حان الوقت لتغيير ذلك. |