| Eğer senin için de tamamsa, nişanlı olarak günlerimizi geçirmeye devam edelim. | Open Subtitles | لذا إن كان هذا يُناسبكِ أظنُّ أننا يجب أن نظل مخطوبين لفترة |
| - Onu özlüyor olmalısın Elinor. - nişanlı değiliz anne. | Open Subtitles | ـ لابد أنك تفتقدينه ـ نحن لسنا مخطوبين ماما |
| Hayır, biz nişanlandık. Aramızda anlaştık. | Open Subtitles | لا، بهذه الطريقة، نحن مخطوبين الآن، إنه إتفاق. |
| -Suçlular tuzak kurabilirler. -Ama biz nişanlıyız. | Open Subtitles | المجرمين سيشكوا فى وجود فخ ولكننا مخطوبين |
| Marilyn ve ben, ben Allah'ı bulmadan önce... nişanlıydık. | Open Subtitles | مارلين وأنا, قبل أن أجد الله كُنا مخطوبين وعلى أبواب الزواج |
| nişanlı olmamız, bana emir verebileceğin anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ليس فقط لاننا مخطوبين تعتقد انك بذلك تستطيع ان تامرنى بما افعله |
| Sekiz yıldır nişanlı sayılırız. Evlenmek istiyor. | Open Subtitles | لقد كنا مخطوبين لثمانية أعوام و هو يرد الزواج |
| Evi hep ikimizden biri alsın isterdi, şimdi nişanlı olduğumuza göre ikimiz birden almış olacağız. | Open Subtitles | قالت أنها تريد أعطاء المنزل لأحدنا وهذا يعنى نحن الأثنان لأننا الأن مخطوبين |
| Açıkçası düşündüm ki doğum yapacaksın, ama nişanlı bile değilsin diye buruk hissedersin. | Open Subtitles | صدقاً , اقصد , اعتقدت اعتقدت انكِ شعرت بالغرابة اننا سنرزق بطفل ونحن لسنا مخطوبين او شئ من هذا القبيل |
| Çünkü dünyadaki hiç kimse henüz nişanlı olduğumuzu bile bilmiyor. | Open Subtitles | لأنه لا يوجد أحد فى العالم يعلم أننا مخطوبين |
| Artık sevgilim değil. nişanlandık. | Open Subtitles | لم تعد صديقتي بعد الآن، نحن مخطوبين الآن. |
| - O zaman nişanlandık. | Open Subtitles | لقد اصبحنا مخطوبين بعد كل شيء. |
| Bu arada, Boris ve ben nişanlandık. | Open Subtitles | بالمناسبة, أنا و بوريس مخطوبين |
| Edward'la ben beş yıldır gizli nişanlıyız. | Open Subtitles | أدوارد فيرارز؟ أنا وأدوارد كنا مخطوبين سراً طول هذه السنوات الخمس |
| Hem o zaman sadece çıkıyorduk, şimdi nişanlıyız. | Open Subtitles | بالاضافة هذا عندما كنا نتواعد الان نحن مخطوبين |
| Oxford'dayken Dr. Curtis'le nişanlıydık. | Open Subtitles | أنا و الدكتور كورتيس كنا مخطوبين بينما كنا في أكسفورد |
| O benim nişanlım değil. nişanlanmadık. | Open Subtitles | أنه ليس خطيبي , نحن لسنا مخطوبين |
| Sevgiliden öteydik. nişanlanmıştık. | Open Subtitles | أكثر من مجرّد عشيقين لقد كنا مخطوبين وعلى وشك الزواج |
| Güney Afrika'dan yarın nişanlanmış olarak dönerlerse seninle kardeş oluruz. | Open Subtitles | من جنوب أفريقيا غداً مخطوبين سنكون أخوة وتعلمين ماذا يقولون! |
| Emily ile o manyak Bernard işi ilerletip benim onayım olmadan nişanlanmışlar. | Open Subtitles | ايميلي وهذا المجنون بيرناند أصبحوا مخطوبين بدون مباركتي- هل سمحت بهذا؟ |
| O kız arkadaşım değil artık, nişanlım. | Open Subtitles | لم تعد صديقتي بعد الآن، نحن مخطوبين الآن. |
| Evet, biz nişanlıyken Audrey ile birlikte olmamak harikaydı. | Open Subtitles | اجل , من الرائع ان لا اكون مع اودرى عندما كنا مخطوبين |
| Evlenmek, nişanlanmak, hepsi birer kelime. | Open Subtitles | متزوجين, مخطوبين. انها مجرد كلمات, تعلم? |
| - İkiniz nişanlıydınız. | Open Subtitles | انتما الاثنين كنتما مخطوبين |
| Onlara nişanlandığımızı da açıklayabiliriz. | Open Subtitles | سَيَكُونُ الوقتَ الصحيحَ لإخْبارهم بأننا مخطوبين. |
| Ya sen nişanlandıklarını biliyor musun? | Open Subtitles | و هل تعلمين , بأنهما كنا مخطوبين ؟ |
| Nişanlılar. Onu asla elde edemezsin. | Open Subtitles | انهما مخطوبين , لن تنجح معها ابداً |