| İndirimli satış reyonundaki mal gibi davranırsınız Onu kapışıp, el atmaya başlarsınız ve böylece onu kaybedersiniz. | Open Subtitles | تعامله كأنه محل سلع مخفضة تبدأ في الاختطاف منه |
| Markalı ve bol bol indirimli malları almak için koşturduğumuz da yok. | Open Subtitles | و لكننا لا نهرع إلى شراء بضائع من ماركات مشهورة بأسعار مخفضة جداً |
| Çünkü herkes bilir ki indirimli mallar resmen dökülür. | Open Subtitles | لأن الجميع يعرفون أن الأشياء التي تباع بأسعار مخفضة تكون عرضة للتلف |
| Bütünlük, kardeşlik, bencillik, ucuz fiyatlar, ev satın almak, | Open Subtitles | الوحده الأخوة العدالة تخفيض الاسعار منازل مخفضة |
| Uygun pantolon, ucuz internet pornosu. Geri kalanı latince. | Open Subtitles | بنطلونات مخفضة مواقع مجانية الباقي باللغة اللاتينية |
| Havayolu çalışanları ailesi ve yakın arkadaşları için indirimli biletler alabiliyor. | Open Subtitles | موظفين شركة الطيران ياخذون تذاكر مخفضة من أجل العائلة و الأصدقاء المقربين |
| Zamanında şehrin yukarısındaki şık bir büyük mağazasında çalışıyordum, adı "Ray-Ray'in İndirimli Elbise Kovası" idi. | Open Subtitles | قديماً, كنت أعمل كفتى تخزين في أحد متاجر الأناقة يسمى (راي-راي)للملابس مخفضة السعر |
| Ve Chippendales'ın indirimli versiyonunu buldum. | Open Subtitles | *! (و وجدت نسخة مخفضة لملهى (شيبنديلز |
| -Kentin en iyi indirimli içkisi burada. | Open Subtitles | -هذا أفضل مكان يقدم مشروبات مخفضة . |
| İndirimli ama. | Open Subtitles | بأسعار مخفضة. |
| Fakat ucuz biletler alabiliyorum. | Open Subtitles | عملت في هذا المجال لأنه يمكنني الحصول على تذاكر مخفضة |
| Herkes ucuz harika Noel hediyeleri istiyor ama kimse nasıl alındığını bilmek istemiyor. | Open Subtitles | هيا.. الكل يريد هدايا كريسماس عظيمة بأسعار مخفضة جدا جدا |