| Bu aynı zamanda Müdür Norton'un meşhur "İçten Dışa" programını yayınladığı zamandı. | Open Subtitles | كان أيضا العام الذى قرر فيه نورتن مدير السجن وضع برنامجه المشهور عن العمل خارج السجن |
| Söylenene göre, Müdür Norton'un 370 bin dolardan fazla parasını havaya uçurmuş. | Open Subtitles | الكل قال انه خرج من المدينه و معه 370 ألف من أموال نورتون مدير السجن |
| Bundan bir yıl sonra, hepsininkini yapmaya başladı Müdür dahil olmak üzere. | Open Subtitles | وفى العام التالى عمل الحسابات لكل الحراس حتى مدير السجن |
| O kadar. Bir de telefon. müdürün gözü kulağıyım bir de, o kadar. | Open Subtitles | هذا كل شيء وهاتف بالاضافة الى اذن مدير السجن ولكن هذا كل شيء |
| müdürün ölümünün ardından çok olmamıştı ki postadan bir kart aldım. | Open Subtitles | كان يتسأل كيف أستطاع أندى أن يستولى على أمواله بعد أن حرمنا مدير السجن من صحبته بمدة قصيرة |
| Ben, Bay Norton, Hapishane Müdürü. Sizler ağır suç mahkûmlarısınız. | Open Subtitles | أنا السيد نورتون مدير السجن وأنتم مجرمين تمت أدانتهم |
| Warden Dean Pipeline programıyla çocukları suçtan uzak tutmaya çalışıyor | Open Subtitles | مدير السجن يستمر في قتاله ضد عصابات العنق ويكمل مشوار برنامج " بايب لاين " |
| Bu aynı zamanda Müdür Norton'un meşhur "İçten Dışa" programını yayınladığı zamandı. | Open Subtitles | وبها مختارات من أفضل أغانى هانك ويليامز فى نفس الوقت كان مدير السجن ينشئ برنامجه الشهير |
| Müdür bey ile biraz konuşalım. Daha sonra sana etrafı gezdiririm. | Open Subtitles | حسناً ، أمهلني دقيقة مع مدير السجن وسوف أريك المكان |
| Müdür avluda antreman yapabileceğini söyledi... tek başına...günde 4 saat. | Open Subtitles | مدير السجن يقول تستطيع التدرب في الساحه منفردا 4 ساعات يوميا |
| Müdür bu davada bize yardım ettiğini biliyor. | Open Subtitles | مدير السجن يعرف بأنّكِ تساعدينا في هذه القضية |
| Tamam, Müdür benden bir... buzkırıcı etkinlik yapmamı istedi. | Open Subtitles | حسنا طلب مني مدير السجن ان اقيم حدثا لإنشاء الألفية بيننا |
| Müdür olarak, bu cezaevinin güvenle yönetilmesini sağlamak benim görevim. | Open Subtitles | و بصفتي مدير السجن وظيفتي هي التأكد أن هذا السجن يدار بشكل آمن و فعال. |
| Ve o da seni burdan çıkarabilecek birinin bedenine atlayacaktı gardiyanlardan birinin ya da müdürün bedenine. | Open Subtitles | .. وإن عليه الإنتقال إلي شخص ما, حارس مدير السجن أو أي شخص حتي تتمكن من الخروج من هنا |
| Son vakayı göz önünde bulundurarak müdürün sana yeni koruma giysisi tahsis ediyor. | Open Subtitles | في ضوء المناسبات القريبة سيرسل لك مدير السجن أدوات مقاومة شغب جديدة |
| Diyorum ki belki de müdürün sekreterlerinden göt yalayan ve boyun masajı yapan başka birisi yedek jeneratörler için yakıt siparişi vermeyi hatırlardı. | Open Subtitles | أنا أقول بأنه ربما شخص أتى من مسار مختلف عن مسار سكرتير مدير السجن الذي قبل المؤخرات وأعطى مساج أعنق |
| Mahkum Jefferson, Tasha Jefferson, müdürün odasına rapor ver. | Open Subtitles | "السجينة " جيفرسون " " تاشا جيفرسون توجهي إلى مكتب مدير السجن |
| Mahkum Tasha Jefferson, müdürün odasına. | Open Subtitles | "السجينة " تاشا جيفرسون توجهي إلى مكتب مدير السجن |
| Niye Hapishane Müdürü Lady Extravaganza'nın bu kadar çok kaşığı olmasına göz yumuyor? | Open Subtitles | لماذا ترك مدير السجن مع سيدة بهذه الروعة كل هذه الملاعق؟ |
| Ben, Bay Norton, Hapishane Müdürü. | Open Subtitles | انا السيد نورتن مدير السجن |
| Salinas'dan Warden Reed senden çok söz etti. | Open Subtitles | مدير السجن (ريد) في (ساليناس) يمتدحك كثيراً |