| Londra'da piksellerle kaplı fiziksel bir yapısır. | TED | هذا هيكل مادي في مدينة لندن ، لكنه مغطى بالبكسلات. |
| Londra'da bu dönemde sokaklarda gezindiğinizde, bu kokuyla aşırı derecede boğulmuş olurdunuz. | TED | لذا, فبمجرد أن تبدأ تجوالك في مدينة لندن في تلك الأيام حتى تطغي عليك الروائح النتنة من كل صوب. |
| Leonard Stephen Vole, mahkememizde açılan davada 14 Ekim günü Londra şehrinde Emily Jane French'i bilerek ve planlayarak öldürmekle suçlanıyorsun. | Open Subtitles | ليونارد ستيفن فول ، أنت متهم فى قائمة الاٍتهام أنك فى الرابع عشر من أكتوبر فى مدينة لندن قد قمت بقتل اٍميلى جين فرينتش |
| London şehrinde hepimiz düştük. | Open Subtitles | \"في مدينة لندن كلنا سقطت \"... |
| London şehrinde hepimiz düştük. | Open Subtitles | "في مدينة لندن جميعنا نتعثّر" |
| Londrada sisli bir gün. | Open Subtitles | - مثل يوم ضبابي في مدينة لندن. |
| O kör olası çiçeklerini satarken sürtsün diye şu kahrolasıca Londra şehri. | Open Subtitles | مدينة لندن المتوردة لتتجول بها وتبيع الزهور الجميلة |
| Bu Londra'daki Armada Heyetimize | Open Subtitles | هذه نسخة من الرسالة إلى كليتنا الحربية في مدينة لندن |
| Bu şeytani duvar-tırmanıcıların efendileri ve benim en eski düşmanlarım. Şimdi de Londra'da iş başındalar. | Open Subtitles | أسياد ذلك الهيكل الفولاذي الشيطاني وأعداء قدماء لي,الآن جائوا الى مدينة لندن. |
| Geldiğiniz yere götürüleceksiniz ve oradan, Londra şehri boyunca, infaz edileceğiniz yer olan Tyburn'a sürükleneceksiniz. | Open Subtitles | الذي أتيت منه.. وهناك سيتم سحبك في شوارع مدينة لندن |
| İş üstünde yakalamaya çalışırız. Londra'da günlük 6000 acil çağrısı oluyor. | Open Subtitles | لنرى ما إِذا كان بإِمكانهم إِلقاء القبض عليه أثناء إِقتراف الجريمة تتلقى مدينة لندن |
| Bize sevgili Thames Nehri yakınlarında küçük bir ev bulursan ama Londra merkezinden çok uzakta olmasın sağlam, ahşap zemini, çalışman için parlak ışığı olursa kira kontratını imzalarım. | Open Subtitles | ستجد منزلاً لنا سوياً بالقرب من نهر التايمز و ليس ببعيد من مدينة لندن يكون ذا أرضية خشبية |