| Pek değil ama sanırım bu taşralı bize 674$ borçlu olduğumuzu söylüyor. | Open Subtitles | ليس كثيرًا، لكن أظن هذا القروي يقول لنا أننا مدينون بـ675 دولار |
| Onlar arkadaşım değil, bana iyilik borçlu olan iki insan sadece. | Open Subtitles | هم ليسوا أصدقائي، فقط اثنين من الرجال مدينون لي برد الجميل |
| Yani sen paranı geri alıyorsun ama onlar hala sana borçlular. | Open Subtitles | لذا , تسترجع أموالك و هم لازالو يظنون أنهم مدينون لك |
| Ona ve bütün takımına büyük bir teşekkür borcumuz var bugün. | Open Subtitles | نحن مدينون لك, ولها, ولكامل الفريق دين عظيم الامتنان لهذا اليوم |
| Yani diyorum ki: Ölmeden önce, tam bir Güneş tutulmasını görmeyi, kendinize borçlusunuz. | TED | لذا دعوني أخبركم بالتالي: قبل أن تموتوا: أنتم مدينون لأنفسكم بتجربة كسوف شمسي كامل. |
| Görüyorsun ya, erkeklere karşı bütün nefretine karşın, hayatını bir erkeğe borçlusun. | Open Subtitles | لذلك، كما ترى، لكل ما تبذلونه من الكراهية من الرجال، وتبين مدينون لكم حياتك إلى واحد. |
| Teğmen, sizi gördüğüme sevindim. Size borçlandık. | Open Subtitles | ايها الملازم, تشرفت بلقاءك, نحن مدينون لك. |
| Kesinlikle bunu bir sonraki nesle de ve sonrasındaki nesillere de borçlu olduğumuzu düşünüyorum. | TED | وأر أننا وبكل تأكيد مدينون بذلك أيضاً للأجيال القادمة ولكل أولئك الذين سيأتون من بعدنا. |
| Bir değişiklik yapıp, sana bir şeyler borçlu olduklarını düşünürdüm. Bu kadar farklı olman sana ne kazandırdı? Bak, lütfen tartışmayalım. | Open Subtitles | اظن انهم مدينون لك بشيء فى المقابل انظر، دعنا لا نتجادل |
| O en iyisi ve endüstri, bunu ona borçlu! | Open Subtitles | إنها الأفضل وصناع الأفلام مدينون لها بذلك |
| Zaten kulüp bana izin konusunda borçlu. | Open Subtitles | انهم مدينون لي بقسط من الراحة في النادي, على اي حال |
| Bu ülkelerin hepsi Batıya milyarlarca dolar borçlu. | Open Subtitles | حسنا، كل هذه البلدان شيل، جميعهم مدينون بمليارات من الدولارات للغرب |
| Bana borçlular. Yıldızımı çaldılar. Emekliliğimi aldılar. | Open Subtitles | إنّهم مدينون لي، لقد سرقوا نجمتي، وراتب تقاعدي. |
| Sana da borçlular. Var mısın? | Open Subtitles | إنهم مدينون لك بالمال أيضا، أنت معي أم لا؟ |
| Bu arada; sana bir elbombası borcumuz var ahbap. | Open Subtitles | بالمناسبة , يا بيرت , يا صديقى . نحن مدينون لك بقنبلة , يا صديقى |
| Yol boyunca özür borcumuz olan birileri hep vardır. Hayat bu, dostum. | Open Subtitles | نحن جميعا مدينون لشخص بأعتذار هذه هي الحياة. |
| - Ben olursam bana bir yemek borçlusunuz. - Ayrılmam gerekir. Daha sonra konuşuruz | Open Subtitles | لو قمت بهذا فأنتم مدينون لي بعشاء يجب انهاء المكالمه ، سوف نتحدث فى هذا لاحقا |
| Gerçekten, gerçekten, ben değilim. Ve üstelik, siz bana borçlusun. | Open Subtitles | حقاً حقاً ، أنا لست بالمزاج . و بالإضافة أنتم مدينون لي |
| Teğmen, sizi gördüğüme sevindim. Size borçlandık. | Open Subtitles | ايها الملازم, تشرفت بلقاءك, نحن مدينون لك. |
| Ben, ailem ve krallığım sana minnettarız. | Open Subtitles | أنا و عائلتي و مملكتي مدينون لك بالكامل. |
| Üniversite parasını ödeyemeyecek kadar fakir oldukları için, kredi kuruluşlarına bir trilyon dolardan fazla kredi borçları var. | TED | فقراء جداً ليتحملوا تكاليف الجامعة، وهم الآن مدينون للمقرضين بأكثر من ترلليون دولار أمريكي. |
| - Hayatımızı kurtardın. Sonsuza dek sana minnetarız. - Tamam, tamam, her neyse. | Open Subtitles | لقد انقذت حياتنا نحن مدينون لك للأبد حسنا حسنا, لا يهم |
| Sirkete borcunuz gelirinizi asyor. | Open Subtitles | حالياً، أنتم مدينون لشركة تسجيل الاسطوانات بأكثر مما تملكون |
| Sana borçluyum ... Her zaman. | Open Subtitles | أعتقد أن ما يعنيه هو أننا مدينون لك كثيرًا |
| Ona burs bulabilirim belki diye düşünüyorum. Bana minnettar kalırlar. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكننى جلب منحة دراسية لها ،إنهم مدينون لى |
| "Bize bir sürü borcunuz var.borcu ödeyemiyorsunuz.O zaman petrolünüzü satın" | Open Subtitles | اسمعوا انت مدينون لنا بالكثير من المال. لا يمكنك دفع ديونكم؟ |
| Doğru olup olmadığını kanıtlamak ona olan borcumuzdur. | Open Subtitles | ونحن مدينون له لإثبات أنه كان على حق أم لا |
| Bize oldukça fazla borçlandınız. | Open Subtitles | أنتم مدينون لنا بالكثير من الضرائب السابقة |