| Ben o düz paranoyak için meşgul gelen atlanır söyleyebilirim. | Open Subtitles | أنا أقول أنها تخطت الإنشغال و تحولت الى مذعورة |
| Biliyorum çok meşguldünüz ama çok korkuyorum ve ölmek istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا أتفهّمُ أنّكِ مشغولة لكنّني مذعورة ولا أريدُ أن أموت |
| Hiç panik halinde, gidecek yeri olmayan bir sığır sürüsü gördün mü? | Open Subtitles | أسبق وأن رأيت قطيعاً من الماشية مذعورة ولا تملك مكان للهرب ؟ |
| Elinde, kapısının önünde korkmuş bir kadın var. BYSK için çalışıyor. | Open Subtitles | لديك مرأة مذعورة على الباب و هي تعمل في لجنة إعادة الترشيح |
| Biliyor musun? Bana ilk söylediği zaman çok üzülmüştüm. Çok korktum. | Open Subtitles | كما تعرفين ، عندما أخبرني ، كنت حزينة جداً و مذعورة |
| Annem bir şey yapar diye korkmuştum. | Open Subtitles | كانت والدتي مذعورة حتى أنها فعلت.. |
| - Tamam, biliyorum, Panikledim. | Open Subtitles | أنا أعرف، أنا أعرف. أنا مذعورة. أنا مذعورة. |
| Annem paranoyak diye, senden emir almak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا يعني أن امنا مذعورة يجب أن نتلقى الاوامر منك |
| Pek sayılmaz. Çoğu suçlu gibi senin de paranoyak bir kişiliğin var. | Open Subtitles | ليس حقاً أتساءل كأغلبية المجرمين أنك تحظى بشخصية مذعورة |
| Madem o kadar paranoyak, ne diye beni işe aldı? | Open Subtitles | حسنا اذا كانت مذعورة لماذا أستئجرتنـي من البدايه ؟ |
| - Uyandığında olacaklardan korkuyorum. | Open Subtitles | أنا مذعورة فقط من الذي سيحدث عندما تستيقظ. |
| - korkuyorum. | Open Subtitles | أنا مذعورة هي لم تكن مذعورة الأسبوع الماضي |
| - O kapıyı kilitlediği anda panik oldum. | Open Subtitles | اللحظة التى اغلق فيها الباب بالمزلاج صرت مذعورة |
| Seneye geçerim. Neden panik yapıyorsun? | Open Subtitles | سوف انجح السنة القادمة لماذا انتي مذعورة ؟ |
| Yani kolunu biraz çizmiş ama sadece biraz korkmuş. | Open Subtitles | أعني، لقد خدشت ذراعها قليلاً، لكنّها في الغالب مذعورة فحسب |
| Gerçek şu ki, ben biraz korkmuş olduğunu. | Open Subtitles | أنتِ بالتأكيد محقة ، لكن الحقيقة أننى مذعورة |
| Gittiğimizde, gerçekten korktum. | TED | وعندما ذهبنا إلى هناك، كنت مذعورة حقًا. |
| Sutton bizimle yaşamak için geldiği gece hayatımın en mutlu zamanıydı, ama çok korkmuştum. | Open Subtitles | الليلة التي أتت " ساتن " لتعيش معنا كانت الأسعد في حياتي , لكنني كنت مذعورة |
| Sonra polis gelince de Panikledim. | Open Subtitles | وبعد ذلك، أظهرت الشرطة حتى، وأنا مذعورة. |
| Yeteneklerimizden kuşkulanıyordu ben de Paniğe kapıldım. | Open Subtitles | لقد كان يسأل عن قدراتنا ، وأنا كنت مذعورة |
| - Çok az şey ama korkuyor. | Open Subtitles | حسناً ليس بالكثير ، لكنها مذعورة |
| Declan senin sığınağındı ve şimdi kendi başına olmaktan korkuyorsun. | Open Subtitles | ديكلان كان شبكة الأمان بالنسبة لك و أنت مذعورة قليلا لأنك ستكونين وحدك |
| Şimdi de eşyalarımı mı karıştırıyorsun? Bu çok saçma. Sanırım sen paranoyaksın. | Open Subtitles | هل ستفتشين أغراضي الآن ؟ هذا سخيف أظنك مذعورة |
| O adam o kadına neler yapıyordu tanrı bilir ama kadın korkmuştu. | Open Subtitles | الله وحده يعلم ما كان يقوم به ذلك الشخص ولكنها كانت مذعورة |
| Ve ben de biraz kafayı tırlatıyorum tamam mı? ! | Open Subtitles | و أنا نوعاً ما مذعورة ، أتفقنا؟ |
| Ve tabii ki diğer bir çok genç kadın gibi ben de Dehşete düşmüştüm. | TED | و مثل الكثير من الشابات الأخريات كنت مذعورة تمامًا. |
| Kesin çok korkmuştur, biri onun yanında olmalı. | Open Subtitles | على الأغلب هي مذعورة, ولابد أن يكون معها شخص ما. |