| Eğer biri bir şeyle suçlanırsa, ben otomatik olarak suçlu olduklarını varsayarım. | Open Subtitles | إذا أي واحدِ أبداً متّهم بأيّ شئِ، أنا يَفترضُ آلياً بأنّهم مذنبون. |
| Yalan söyleyip duruyor olabilir ama biz de yapmadığımız bir şey yüzünden suçlu durumuna düşseydik aynısı yapmaz mıydık? | Open Subtitles | إنها تواصل الكذب ,نعم , لكن أليس هذا مانفعله كلنا إن ظهرنا اننا مذنبون بجريمة لم نقم بإرتكابها ؟ |
| Üç adam ve çocuk. suçlu olduklarından nasıl bu kadar emin olabilirsin Ben? | Open Subtitles | ثلاث رجال وولد ، وهل تأكدت بأنهم مذنبون ؟ |
| Sanırım bu adam için hayatımızı tehlikeye attığımız için ikimizde suçluyuz. | Open Subtitles | اعتقد بأننا جميعا مذنبون لوضع انفسنا على الخط مع ذلك الرجل |
| Sanat ve eserlerin teşhiri aracılığıyla yaratıcılığa sevk edebilir ve dahil olmaya teşvik edebilir, fakat tarihsel yanlış temsillerden bizler suçluyuz. | TED | من خلال عرض الفنون والقِطع الأثرية، يمكننا أن نثير الإبداع، وأن نعزز الإدماج، ولكننا مذنبون بالتحريف التاريخي. |
| suçlular, itiraf ettiler. | Open Subtitles | بينما يحمون السيلونز إنهم مذنبون , لقد أقروا بذلك |
| Onlar suçluysa, siz de suçlusunuz. | Open Subtitles | وطالما هم مذنبون فأنتى مذنبة أيضا. |
| Hepimiz günahkarız ve Tanrı tövbe edenleri daima affeder. | Open Subtitles | كلنا مذنبون والله دائما يغفر لأولئك الذين يتوبون |
| Ülke güvenliğini tehlikeye atacak davranışlarda bulunmaktan hakkınızda ayrı ayrı dava açılmış ve suçlu olduğunuza hükmedilmiştir 5 No'lu Olağanüstühal Mahkemesi Glendale Bölgesi polis merkezince Yüzbaşı Edward Rubin, duruşma başkanı, 24 mayıs tarihli duruşma | Open Subtitles | أنتم مذنبون بتهمة التآمر وتهديد الأمن القومي تنفذ التهم صدر واُفهم علناً |
| Yani siz ve 3 arkadaşınız, suçlu bulundu ve ömür boyu | Open Subtitles | لذلك انت و اصحابك الثلاثه اصبحتم مذنبون واجب القصاص و التخلص من حياتكم |
| Bütün ülke suçlu. Hepsi suçluydu. Nasıl tek bir adamı söyleyebilirsin? | Open Subtitles | كانت البلد كلها، وكانوا كلهم مذنبون كيف يمكن أن نخص رجل واحد بالذنب ؟ |
| Onlardan özür dilemek suçlu olduğumuz anlamına geliyor. | Open Subtitles | العفو عنهم يعني أننا مذنبون. الصحافة والشعب سيثور جنونهم |
| suçlu olup olmasalar bile. | Open Subtitles | لا يزالوا مذنبون لا نقاش بذلك، هل تفهم ؟ |
| Aku'nun 101 ve 203 numaralı yasaklanmış tesisler ve kaçmak için inşa edilmiş yapılar kanununa karşı geldiğiniz için suçlu bulundunuz. | Open Subtitles | أنتم مذنبون لخرق قانون آكو 101 و 203 تواجدكم في منشاءة غير مصرحة وبناء غير مصرح لمركبة هروب |
| suçlu! | Open Subtitles | لقد توصل المجلس الأعلى لقرار أنتم مذنبون |
| Bu dediğim komploysa, o zaman evet, suçluyuz. | Open Subtitles | إذا كانت هذه مؤامرة، جيدا، ثم، نعم، نحن مذنبون. |
| Aldatmadan suçluyuz ama katil değiliz. | Open Subtitles | قد نكون مذنبون بالخيانة لكننا لسنا بمجرمين |
| Bence doğuştan gelen günahlarımız nedeniyle hepimiz suçluyuz. | Open Subtitles | أساساً أعتقد أننا جميعاً مذنبون الخطيئة الأصلية |
| - Hizmet ettikleri kadar suçlular. | Open Subtitles | انهم مذنبون بقدر الذين يخدموهم - هذا الجافا تخلى عن رتبه ووطنه - |
| Bu konsey kesin bir karara varmıştır... hepiniz suçlusunuz! | Open Subtitles | المجلس لن يتردد أبدا ...فى عقابكم كلكم مذنبون |
| Tanrı seninle konuştu. Hepimiz günahkarız, Tanrı biliyor. | Open Subtitles | الرب تحدث إليك ، وكلنا مذنبون والرب يعلم |
| Suç ve para sahibi erkekler suçludur ama inancından başka değeri olmayan kadınlar ipe yollanır. | Open Subtitles | الرجال أصحاب السلطة والمال، مذنبون بينما إمرأة دون مال إلا معتقداتها الخاصة ، يتقرر إعدامها |
| Ve bu rüyada bütün yetişkinlerin günahkâr olduklarını söyledi! | Open Subtitles | وفي هذا المنام يقول أنّ جميع البالغين مذنبون! |
| Ama müvekkillerim şeytan gibi suçluydu. | Open Subtitles | لكن موكلوني كانوا مذنبون بما في الكلمة من معنى |
| Belki de diğerlerinden çok daha suçluydular. | Open Subtitles | وربّمـا هم مذنبون أكثر من بعض الآخرين |