| Onları görünür hâle getirmek için son bir şeye ihtiyacımız var. | TED | بالتالي فإننا بحاجة إلى أمر أخير من أجل أن نجعلها مرئية. |
| Aslında görünmez madde demek gerekir ancak biz karanlık maddeyi görünür kıldık. | TED | ويجب ان تسمى بالمادة الخفية، وحولنا هذه المادة المخفية الى مادة مرئية. |
| Sadece hizmet verdikleri toplumları anlamalarını değil aynı zamanda, görünmeyen engelleri yıkmalarını ve aralarında güçlü bağlar yaratmalarını sağladı. | TED | لم يجعلهم فقط مرتبطين بالمجتمعات التي يخدمونها بل و قد كسر الحواجز الغير مرئية و خلق رابطة دائمة بينهم |
| Ve bazen görsel bilgi yerine çok fazla yazılı bilgi oluyor. | TED | وأحياناً تحصل على كثير من المعلومات النصية وليس هناك معلومات مرئية. |
| Nedeni, ben takımların arabalar, video oyunları ve görsel efektler yaratmaları için dijital araçlar ve süreçler yaratmalarına yardım ediyorum. | TED | والسبب هو، أنا أساعد في إنشاء معدات رقمية وعمليات لمساعدة الفرق في بناء السيارات وألعاب الفيديو ومؤثرات مرئية. |
| ve "görüntülü konuşma yap" değil "görüntülü konuşma" olacak. | Open Subtitles | وكما أنك لاتقومين بمحادثة مرئية وإنما محادثة فيديو |
| görebiliyorsunuz, bir şey saklamadık: dayanıklı karbon bileşen tamamıyla görünür hâlde. | TED | لذا فنحن لا نحاول إخفاء أي شيء؛ حاملة عنصر الكربون مرئية تمامًا. |
| Bu yüzden bizi, anıtsal bir mimari ortaya koyarak, güç ve paralarını görünür hale getirmek için kiralıyorlardı. | TED | لذا كانوا يوظفونا من أجل تحويل تلك السلطة و الثروة إلى شيء مرئية عبر تلك الأبنية الفريدة |
| Burada gördüğünüz şey Steve'in deri rengindeki ufak değişikliklerin görünür olması için 100 kat büyütülmüş hâlidir. | TED | ما تراه هنا هو تغييرات صغيرة في لون جلد ستيف، مكبرة 100 مرة بحيث تكون مرئية. |
| Fikirlerinizi görünür, somut ve kayda değer yapın. | TED | اجعلوا أفكاركم مرئية وملموسة ومترابطة منطقيًا. |
| O bilinmeyene sehayat ettik, görünmeyen, tehlikeli bölgelere ve bu bizi değiştirdi. | TED | وسافرنا لأماكن مجهولة وغير مرئية وخطرة، وقد غيرتنا. |
| Evrendeki maddelerin neredeyse çeyreği veya hemen hemen çeyreği görünmeyen şeylerden oluşuyor. | TED | و ربع المادة المكونة للكون ، أو تقريبا ربع المادة الكونية ، هي أشياء غير مرئية. |
| Görünüşe göre bu kümede sıradan maddenin, on katı kadar, görünmeyen, karanlık madde mevcut. | TED | في الحقيقة ، هناك عشرة أضعاف الكتلة على شكل مادة غير مرئية ، أو مادة مظلمة من المادة الطبيعية ، حسنا. |
| Resim, resimdeki her şeyin anlamlı ve önemli olduğu görsel bir dildir. | TED | الرسم هو لغة مرئية حيث كل شيء في الرسم له مغزى وأهميّة |
| -Güvenli video görüntüleri dağıtıyor. | Open Subtitles | تخترق الطائرة الآلية الشبكات المركزية ويرسل أمواجاً مرئية محمية |
| Yükseliyoruz, patlıyoruz ve şu anda dünyanın tanık olduğu en iyi görüntülü konuşma uygulaması olmak için hiç olmadığımız kadar iş odaklı ilerliyoruz. | Open Subtitles | ميزانيتنا تنفجر, ونحن أكثر تركيزا على مهامنا من أي وقت مضى لتقديم أفضل دردشة مرئية |
| Görünürde belli dış yaralanmalar yok ... bıçak yarası, beyin travması, kan kaybı yok. | Open Subtitles | ليس هناك إصابات خارجية مرئية لا جروح دخول , قوة ضربة حادة أو خسارة دم |
| Bizim teknolojimiz, yıldızlararası mesafelerde bile görülebilir durumda ve onlarınki de pekala olabilir. | TED | وتقنياتنا مرئية مابين النجوم البعيدة ، وقد تكون تقنياتهم كذلك أيضا. |
| Yapışkanlı bant kullanımı için elverişli olmayan yüzeylerden üç boyutlu görüntü elde etmeye yarar. | Open Subtitles | تلتقط طبعةً مرئية ثلاثية الأبعاد لسطح غير مؤهل للرفع |
| Her yönden Görünen kusursuz bir canlandırma yapmalılardı. | TED | حيث تعين عليهم أن يؤدوا حركات مثالية مرئية من جميع الجهات. |
| Uzayın yapısındaki bu kütleçekimsel dalgalar tüm uygulamalı denemelerde bütünüyle görünmezdir. | TED | موجات الجاذبية تلك الموجودة في بنية الفضاء غير مرئية تماما لأسباب عملية. |
| Bir tarafta, tüzel şeyler, yargıçlar için görünmezler. | TED | من جهة، فإن الأمور الشرعية غير مرئية للقضاة. |
| Bu yıldızlar arası ateş fırtınası 100 trilyon mil uzaklıktan Dünya üzerinden çıplak gözle görülebiliyor. | Open Subtitles | هذه العاصفة النارية النجمية البعيدة بمئة تريليون ميل كانت مرئية من الأرض بالعين المجرَّدة |
| Daha doğrusu implantlar bağışıklık sistemi tarafından görülmüyor. | TED | فبشكل أساسيّ يقوم هؤلاء بجعل الأجهزة المزروعة غير مرئية بالنسبة للجهاز المناعي. |
| Bunu benden başkası görmüyor. (Gülüşmeler) Tamamen görünmezim. | TED | لا أحد غيري يلاحظ ذلك. أنا غير مرئية. |
| Ne olduğunu bilmediğim, Görülmemiş bir şeyin saldırısı altındayız. | Open Subtitles | نحن تتعرض لهجوم من قوى مجهولة وغير مرئية. |