| Atılgan olmak ve büyük, riskli şeylerde çalışmak sizi doğal olarak huzursuz olmaya itiyor. | TED | فكونك جسوراً والعمل على أشياء كبيرة ومليئة بالمخاطرة تجعل الناس غير مرتاحين بصورة كبيرة. |
| Bir ilişkiyi yürütemememiz birbirimizin yanında huzursuz olmamız gerektiği anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأننا لسنا جيدين بالمواعدة هذا لايعني ان نكون غير مرتاحين مع بعضنا |
| Onun emeklilik parası ve benim el modelliğinden kazandığım para sayesinde oldukça rahatız. | Open Subtitles | لذا، بين راتب تقاعده، والدخل الذي احصل عليه من عرض يديّ، نحن مرتاحين. |
| rahatınıza bakın. Hemen dönerim. | Open Subtitles | يجعل أنفسكم مرتاحين أنا سأكون ظهرا صحيحا |
| Bence birkaç yıl içinde, insanlar pilotsuz, elektrikli bir VTOL hava taksisine binmek konusunda kendilerini oldukça rahat hissedecekler. | TED | وأعتقد أنه في غضون بضع سنوات، سيكون الناس مرتاحين جداً بالترحل في تاكسي جوي كهربائي وذاتي القيادة مثل فيتول. |
| Cırcırböcekleri cıvıldayacaklardı, ama bu esprinin hiç komik olmadığını fark edince rahatsız hissettiler. | Open Subtitles | ستسمعين صوت الصراصير لكن كانوا غير مرتاحين جداً لأن ذلك لم يكن مضحكاً |
| Kendinizi güvende hissedin ve sadece pencereden dışarı bakın. | Open Subtitles | إجعلوا أنفسكم مرتاحين . و أنظرُ من خلال تلك النافذة |
| Ve de dinlenmiş ve yenilenmiş olarak kalkacak ve savaşa da hazır olacaklar. | Open Subtitles | و سيصحون نشيطين و مرتاحين و مستعدّون للحرب |
| Eminim, mahalledeki insanlar, yeni komşularının cinayetten hüküm giymiş olduğunu duyunca huzursuz olurlar. | Open Subtitles | أنا متأكد أن السكان في هذا الشارع .. لن يكونوا مرتاحين لمعرفة أن جارهم الجديد كان مداناً بتهمة قتل .. |
| Birbirimizden huzursuz olmuyormuşuz gibi davranmamız çok saçma. | Open Subtitles | إنه من السخف أن نتظاهر وكأننا لسنا مرتاحين حول بعضنا البعض |
| İşte kendimizi huzursuz hissetmemizi istemediğimi söyledim. | Open Subtitles | وأنا لا أريد ان نكون غير مرتاحين في العمل |
| Noel sadece, Musevi çocukların hafif huzursuz olduğu ve cücelerin Noel Baba'nın yardımcıları olarak, sendikaya bağlı olmadan alçaltıcı ve onları içten içe yavaşça öldüren reklamlarda iş buldukları zaman da değildir. | Open Subtitles | كرسيمس ليس فقط وقت حينما اطفال اليهود يكونون غير مرتاحين والاقزام يحصلون على وظيفة كمساعدين لسانتا |
| Artık hayal edilemez teknolojik başarıları düşünebilmekte çok rahatız. | TED | نحن الآن مرتاحين للغاية في تخيلنا للإنجازات التكنولوجية الخيالية. |
| Birlikteyken çok rahatız, | Open Subtitles | نحن مرتاحين جداً مع بعضنا البعض |
| Senin bunu düşünmen gerekmiyor çünkü biz çok rahatız. | Open Subtitles | لاننا مرتاحين جداً حبيبتي أخبريه ذلك |
| Bayanlar ve baylar, sorgu için kurulu çağıracağım, bu nedenle yerinize oturun, rahatınıza bakın. | Open Subtitles | سيداتي سادتي, أود دعوة اللجنة للترتيب لذا إجلسوا بمقاعدكم , وكونوا مرتاحين |
| Çocuklar rahatınıza bakın. | Open Subtitles | أولاد كونو مرتاحين , هاه؟ |
| İnanıyorum ki yeni uçaklar yollarımızı yenilerken insanları çok rahat ettirecekler. | Open Subtitles | أعتقد بأن الطائرات الجديدة ستجعل الناس مرتاحين في حين تجديد المسارات |
| Bu görüntüden rahatsız mıyız? | TED | هل نحن غير مرتاحين لهذه الصورة ؟ نعم نحن كذلك. |
| Beyler, kendinizi evinizde hissedin. | Open Subtitles | اجعلو انفسكم مرتاحين يا سادة |
| Gördüğüm herkes dinlenmiş görünüyor. - George? | Open Subtitles | على الرغم من أن كل من أعرفهم مرتاحين ، "جورج" ساعدني أرجوك |