| Dindar görüşe göre, takvimlere ihtiyacımız var, zamanı düzenlemeye, karşılaşmaları senkronize etmeye. | TED | وجهة النظر الدينية تقول اننا نحتاج الى تقويم زمني , نحتاج الى هيكل زمني, نحتاج الى مزامنة اللقاءت |
| Yani dünyanın herhangi bir yerindeki makineleri senkronize edebiliyor. | TED | وهي تعمل على مزامنة الأجهزة في أي مكان في العالم. |
| Benzer şekilde,defibrilatörden elektro şok cansız bir kalbi çalıştırmıyor, kas hücrelerini anormal bir şekilde kalp ritmine yeniden senkronize ediyor. böylece kendi normal ritmlerini kazanıyorlar. | TED | وبنفس الطريقة، فإن الصدمة الكهربائية من الـصادم لا تعيد تشغيل القلب فاقد الوعي، لكنها تعيد مزامنة خلايا العضلة بنبضات غير طبيعية كي تسترد تناغمها الطبيعي. |
| Ayarlayın. | Open Subtitles | مزامنة. |
| Ayarlayın. | Open Subtitles | مزامنة. |
| Gözcü Kulesi ana bilgisayarı ile anahtar güvenlik protokolleri senkronize ediliyor. | Open Subtitles | مزامنة المفتاج بروتوكولات امنية مع الكمبيوتر المركزي لبرج المراقبة |
| Radyo ışını senkronize ediliyor. | Open Subtitles | مزامنة الشعاع الإذاعى للإسقاط |
| Bütün kameraları Dr. Sanjay'in intihar anıyla senkronize etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول مزامنة كل الكاميرات لنفس وقت إنتحار (سانجي) |
| Ryker, Ben, senkronize ediliyor. | Open Subtitles | Ryker، بن، مزامنة. |
| Yin ve Yang'ı senkronize edip takımyıldızlarını oluşturalım. | Open Subtitles | (مزامنة (يين) و(يانغ لتشكيل الأبراج |