| Onu hayatıma Sèvres pembe filli vazo sayesinde soktum. | TED | تركته يدخل حياتي لأن مزهرية الفيل الوردي السيفرس سمحت لي بفعل ذلك. |
| Bunu bir vazo üzerinde gördüğümden eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنني قد رأيت هذا على مزهرية في مكان ما |
| Ve birileri gönderilmek üzere bir vazo bırakmış, ve ben sadece izini sürüyordum. | Open Subtitles | وشخص ما ترك مزهرية لإرسالها وأنا كنت فقط أحاول تعقبها |
| Evet, ışıklar söndüğü sırada elinde menekşe vazosu vardı. | Open Subtitles | كانت تحمل مزهرية البنفسج في يديها حين انطفأت الأنوار |
| Ben seladondansa basit, beyaz bir porselen vazoyu tercih ederim. | Open Subtitles | افضل مزهرية خزفية بيضاء بسيطة على مزهرية مبهرجة |
| Gerçekten de bir nevi şöyle bir fikir vardı, eğer böyle bir vazoya sahipseniz, o zaman belli bir kaderiniz vardı. | TED | وكان هناك حقًا نوع من فكرة، أن، أنك إذا امتلكت مزهرية مثل هذه، إذن فهناك بالفعل مصير واحد ممكن. |
| Bunları koymak için sana başka bir vazo alacağım. | Open Subtitles | و سوف أشتري لكِ مزهرية أخرى لوضع تلك بها |
| Üç yıl önce kafama vazo fırlattın, ama ben yine de seninle kaldım değil mi? | Open Subtitles | رميتي مزهرية على رأسي، قبل ثلاث سنوات ، وبقيت معك ، صحيح؟ |
| Şunları koyabileceğim bir vazo var mı? - Bir dakika lütfen. | Open Subtitles | هل لديك مزهرية أستطيع وضع هذه الزهور فيها ؟ |
| Senden sadece bir vazo istemiştim. | Open Subtitles | طلبت منك أن تحضر مزهرية بسيطة .. اليس كذلك؟ |
| Kırık bir lamba ve.... ...banyoda da kırık bir vazo bulduk. | Open Subtitles | وجدنا مصباح مكسور، وجدنا مزهرية مكسورة بالحمّام. |
| geçen hafta bi vazo aldım ve hala kutuda duruyor, bakalım onu pektlemek için ne kullanmışlar... | Open Subtitles | اشتريت مزهرية الأسبوع الماضي ومازالت في الصندوق وفقط اردت ان ارى ماذا استعملوا ليغلفوها |
| Sadece X-ışınına maruz kalınca belli oluyor. Gıcır gıcır bir vazo bin yıllık vazoya dönüşebilir. | Open Subtitles | وعندما تعرض للأشعة السينية سوف تخرج بعدها مزهرية عمرها يقارب الألف عام |
| O ne bir vazo ne de başka bir kap. O bir termos. Termos. | Open Subtitles | ليست مزهرية أو جرّة لحفظ الموتى , انها ثلاجة |
| Burda dediğine göre su damlaları varmış, ve çekmece dolabının üzerinde yarısı dolu bir vazo, ama çiçek yok. | Open Subtitles | حسنا الان,مكتوب هنا ان هناك قطرات مياه و مزهرية مملوءة لنصفها فوق سطح الجوارير لكن بدون ازهار ليس داخل المزهرية |
| Esas tempo kusursuz bir çizgi olmadığı için onlar duyulur hale gelir fakat meşhur Rubin vazosu gibi, kültürel algıya göre tersi de olabilir. | TED | والتي تسمع في النهاية كنغمة رئيسية والتي لاتتبع قاعدة محددة، ولكن كما هو حال مزهرية روبين الشهيرة، يمكن أن ينعكس الأمر بناءاً على التصور الثقافي. |
| Karıma bir hediye almam lazım ya da ömrü billâh seksi unuturum elmas bir yüzük, ming vazosu mutfakta işine yarayacak bir şeyler. | Open Subtitles | يجب أن أجلب هدية لزوجتي وإلا" "لن أحظى بيوم لطيف مدى حياتي ،خاتم ألماسي ، مزهرية صينية "شيء مفيد للمطبخ |
| Bir sineği öldürmek için çok değerli bir vazoyu kırabilirler. | Open Subtitles | هم يمكنهم كسر مزهرية ثمينة من أجل قتل ذبابة |
| Bir vazoya koyup, suyuna aspirin atarsan... bütün hafta bu onu idare edermiş. | Open Subtitles | تضعينها في مزهرية وتضعين حبة أسبرين معها. ستعطرك لأسبوع. |
| Ve pembe filli vazonun aksine, bu ilk bakışta aşktı. | TED | وعلى عكس مزهرية الفيل الوردي، كان هذا نوعًا من الحب من أول نظرة. |
| Mesaj bırakın. Vazoda üç çiçek var. | Open Subtitles | هناك ثلاثة وردات في مزهرية |
| Axl mısır gevreğini vazodan yedi. | Open Subtitles | (أكسل) أكل الكورن فليكس من مزهرية. |
| Vazodaki çiçeklerin neye benzediğini nereden biliyor peki? | Open Subtitles | كيف له أن أعرف ما هي الزهور في مزهرية تبدو وكأنها؟ |
| ama hatırlarsın bir keresinde annemin antik vazosunu kırmıştı. | Open Subtitles | لكن تذكري تلك المرة عندما كسر مزهرية أمي العتيقة؟ |
| Bakın o 16. yüzyıldan kalma Ming hanedanlığı vazosuydu. Kraliçe 2. Elizabeth'in hediyesiydi. | Open Subtitles | هذه كانت مزهرية لسلالة "مينغ" من القرن الـ16 كهدية من الملكة (إليزابيث) الثانية، لا بديل لها. |
| Annemin şeyine dikkat et. vazosunu kıracaksın. Annenin vazosuna koyayım. | Open Subtitles | انتبه الى مزهرية أمي لا تكسـرها - اللعنة عليك وعلى أمك ومزهريتها - |