| barışçıl insanlar ve rehin tutulmaya bu şekilde tepki veriyorlar. | Open Subtitles | .انهم مسالمين, وهكذا سوف يردون عليك .كي تبقى رهينة محتجزة |
| barışçıl ve dostane olmamız gerektiğini anlaman lazım. | Open Subtitles | كما ترى ، نحن نريد أن نكون مسالمين ودودين |
| Bu sözüm ona barışçıl anormallerden kaçını öldürdün? | Open Subtitles | كم من الطفرات التي تسمينهم مسالمين قتلت ؟ |
| Rigar, "Barış için geldik" muhabbetini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | ريجار ، هل تعلم ردى بشأن كوننا جئنا مسالمين |
| Ama gene de yıllardır burada Barış içinde yaşadık. | Open Subtitles | وكنهم كانوا مسالمين وعشنا بسلام لعده أعوام |
| Zararsız yerliler! Farkı nasıl anlatacaksın | Open Subtitles | هنود مسالمين كيف يمكنك التفريق بينهم؟ |
| Ama burayı sessiz ve huzurlu buldum, yani kardeşlerim aramadığı sürece sessiz ve huzurlu tabi. | Open Subtitles | لكني اكتشفتُ أن السلام و الهدوء هما في الواقع هادئين و مسالمين شريطة ألا يزعجك أشقائك باتصالهم بك |
| Canavarlar da barışseverdi, babanı lime lime kesene kadar. | Open Subtitles | الغيلان كانوا ايضا مسالمين, إلى أن مزّقوا والدك إلى قطع صغيرة. |
| Ama bu istilâcıların barışçıl yanı olmadığına inanıyorum. | Open Subtitles | لكن لديّ ما يؤكد أنّ هؤلاء الغزاة ليسوا مسالمين. |
| - İstilâcıların barışçıl yanı olmadığına inanıyorum. | Open Subtitles | لكن لديّ ما يدعو للاعتقاد أنّ هؤلاء الغزاة ليسوا مسالمين. |
| Onu bulmak için barışçıl bir halka karşı savaş açmak ve onların Yuva Ağaç'ını yok etme emri vermek zorunda kaldım. | Open Subtitles | للتنقيب عنها كان لابد أن أشن حرباً على مواطنين مسالمين والأمر بدمار شجرتهم |
| Hayatlarını tarımcılıkla idame ettiren ve yere çöp atıldığını görünce ağlayan muhteşem ve barışçıl insanlar. | Open Subtitles | أناس عظماء و مسالمين والذين كانوا يعيشون على هذه الأرض وبكوا عندما شاهوا الفضلات |
| Daniel Jackson bana bu insanların barışçıl insanlar olduğuna garanti verdi. | Open Subtitles | َ" دانيال جاكسون " يطمأننى بانهم أناس مسالمين |
| Ares Projesi Ziyaretçilerin barışçıl olmadığından şüphelenen, dünyadaki üst rütbeli asker ve hükümet liderleri tarafından kurulmuş gizli çalışan küçük bir grup. | Open Subtitles | مشروع "إريس" هو مجموعةٌ من قياداتٍ عليا عسكريّةٍ و حكوميّة من كلّ العالم، ممّن شكّوا طويلاً أنّ الزائرين ليسوا مسالمين. |
| Senin ve halkının buraya Barış için geldiğinizi söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ لي أنّكِ و شعبكِ أتيتما إلى هنا مسالمين |
| Arap ve Yahudiler Barış yapmamış mıydı? | Open Subtitles | توقفوا عن الخلاف العربي اليهودي الا تستطيعون ان تكونوا مسالمين مع بعضكم ولو ليومٍ واحد؟ |
| Hindistan'a gidip, Barış yanlısı olmaları gerektiğini hatırlatacağım. | Open Subtitles | أنا فلدي وصول إلى الهند لتذكيرهم من المفترض أن تكون مسالمين ملعون. |
| Biz sadece Zararsız yolcularız! | Open Subtitles | نحن رحالة مسالمين |
| - Ne? Zararsız gözüküyorlardı. | Open Subtitles | لقد بدوا أنّهم مسالمين تماماً |
| Sunlara bakın. Nasıl da huzurlu gözüküyorlar. | Open Subtitles | أنظر إليهم أنظر كيف يبدون جميعا مسالمين |
| Çok şükür, huzurlu görünüyorlar. | Open Subtitles | الحمد لله، يبدون مسالمين |
| Fakat devler her zaman barışseverdi. | Open Subtitles | لكن العمالقة كانوا دائما مسالمين. |