| Eğer bölge savcılığı ofisi Daha önce elimizde hiçbir şey olmadığından şüphelenmediyse... | Open Subtitles | إن لم يكن مكتب المدعية العام قد شكّ مسبقًا بافتقادنا لشيء نقدمه |
| Babama inanmadım, yalancı olduğundan değil ama bu hikâyeyi Daha önce hiç duymamıştım. Ve annem bu hikâyeyi doğruladı. | TED | لم أصدق والدي، ليس لأنه كان كاذبًا، ولكنني لم أسمع هذه القصة مسبقًا. وقامت والدتي بتأييد القصة. |
| Yaşamak, kendime ve benim durumunda olan diğerlerine katkıda bulunabilmek için yeni ve Daha önce düşünülmemiş imkanları keşfettim. | TED | لقد رأيت إمكانات جديدة وغير واردة مسبقًا للعيش والمشاركة، لنفسى وللآخرين فى نفس ظروفى. |
| Bunu Daha önce de söylediğimi biliyorum ama gerçekten seninle gurur duyuyorum ve annem de öyle. | Open Subtitles | أعرف بأني قلت ذلك مسبقًا ولكني حقًا فخورٌ بكِ ، وكذلك أمي ألهذا هي هنا ؟ |
| Daha önceden de dağınık hesaplama vardı elbette. | TED | وحاليًا، لدينا حوسبة موزعة مسبقًا بطبيعة الحال. |
| Daha önce bahsettiğim ekiplerle çalışırken yanılmış olma ihtimalini önceden üstlenmelerini istedim. | TED | عندما أعمل مع نفس الفرق التي تحدثنا عنها سابقاً، أطلب منهم في البداية التزامًا مسبقًا حول احتمالية أن تكون مخطئاً. |
| Yatmadan önce gezegenlerin rotasını gözlemliyor ve şemasına danışıyor, Daha önce gördüğü meteoru anlamlandırmaya çalışıyor. | TED | وقبل الخلود للنوم، تراقب مسارات الكواكب وتراجع مخططاتها البيانية تحاول فهم النيزك الذي رأته مسبقًا. |
| Daha önce Dünya dışından gelen bir canlı görmemiş olduklarını düşünmek yerinde olur. | Open Subtitles | إنها مُحصِّلة مُحددة سالفًا، أنه لا أحد من أولئك القوم رأى كائنات من خارج الأرض مسبقًا. |
| Daha önce hiç buna benzer bir şey gördün mü? | Open Subtitles | أرأيتَ مسبقًا مِسبارًا شمسيًّا على هذه الشاكلة؟ |
| Daha önce karşılaşmadığın bir sorun değil ki. | Open Subtitles | هذه ليست مجرمة بالطريق لم تلتقيها مسبقًا |
| Onu Daha önce bir yerde falan gördün mü? Seni takip eden biri olmalı. | Open Subtitles | هل رأيت هذا الشخص مسبقًا يتسكع في أي مكان تذهب إليه؟ |
| Size bir şey göstermek istiyorum ve Daha önce göstermeliydim. | Open Subtitles | الآن أريد أن أُريك شيء أريتهُ لك مسبقًا. |
| Özür dilerim. Daha önce aramam gerekirdi. | Open Subtitles | أنا آسفة، كان من المفترض أن أتّصِل بك مسبقًا |
| Daha önce bahsettiğin şeyi anlatsana. | Open Subtitles | ماذا عن الأمر الذي ذكرته مسبقًا هناك، دعنا نسمع الأمر |
| Daha önce seni diğer odada gördüm, Tanışmayı umdum . | Open Subtitles | لقد رأيتكِ في الغرفة مسبقًا وكنت أتمنى مقابلتك |
| Aslında, bu görüşmeyi de Daha önce yaptığımızdan şüphem yok. | Open Subtitles | في الواقع، أنا متأكد بأننا اجتمعنا مسبقًا كذلك. |
| Ben oraya çıkmadan önce de öyleydi. | Open Subtitles | متأكدة جدًا أنه كان موجود مسبقًا عندما جلست |
| Daha önce de söyledim, tekrar söylüyorum. | Open Subtitles | قلت هذا مسبقًا وأقوله مرة أخرى |
| Daha önceden de bu tip bir adamla birlikte olmuştum ben de onun hakkından gelmeye karar verdim. | Open Subtitles | لكني قد ارتبطت برجل من هذا النوع مسبقًا, وقررت أن أنتقم. |
| Ve Louis senden bilgi çıkartamaz, eğer zaten gerçeği çoktan bilmiyorsa. | Open Subtitles | وإنهُ لن يقدر على تحطيمك إلا لو كان يعرفُ الحقيقةَ مسبقًا. |
| Bir dünya üretmek için hiçbir önceden var olan malzemeye ihtiyaç duymaz. | TED | لا يحتاج إلى مواد أولية مسبقًا لخلق هذا العالم. |
| zaten bildiğiniz numaraları paylaşmayacağım. | TED | لذا، لن أشارك معكم حيلًا تعرفونها مسبقًا. |