| Siber silahlar doğası gereği tehlikelidirler, ama ek olarak, daha da dengesiz bir ortamdan ortaya çıkıyorlar. | TED | حتى الأسلحة الالكترونية هي خطيرة بطبيعتها ، لكن بالإضافة إلى ذلك، انها ناشئة في بيئة غير مستقرة أكثر من ذلك بكثير. |
| Kuzey'de Suriye, Güney'de İsrail ve Filistin ile birlikte, bizim devletimiz bu ana kadar hala dengesiz ve parçalanmış. | TED | مع سوريا في الشمال، إسرائيل و فلسطين في الجنوب، و حكومتنا حتى هذه اللحظة لا تزال مجزأة و غير مستقرة. |
| Biriyle birleşmediği sürece ise o kadar çok kararsız hale gelecek. | Open Subtitles | وكلما طالت المدة وهو بدون دَمج كلما أضحت حالته غير مستقرة |
| Bu zeminin tam olarak düzgün olduğundan emin değilim. | Open Subtitles | لست مُتأكداً أن كانت هذه الأرضية مستقرة. |
| Ayrıca kullanma zamanı gelene kadar oldukça güvenli ve kararlı bir malzemedir. | Open Subtitles | وهي مستقرة جدا وأمنة التخزين أيضا حتي وقت إشعالها وهذا ما يهم |
| Hatta bu süre İtalya'nın düzenli bir hükümet kurması için gereken zamandan bile daha uzun. | TED | انها اطول حتى من الزمن الذي تحتاجه ايطاليا لتكون حكومة مستقرة |
| Fosil yakıtlar kullanmak dünyanın istikrarsız kısımlarında bizi çatışmalara sürüklüyor para ve can kaybına neden oluyor. | TED | يضعنا استخدام الوقود الأحفوري في صراع في مناطق غير مستقرة حول العالم، ويكلف المال والأرواح. |
| Tam da evrenin dengesiz bir konumda asılı kalmasını sağlayacak doğru değere sahip. | TED | انها القيمة الصحيحة حتى تحافظ على الكون في حالة مستقرة. |
| Niye tutup da hepsini Edna gibi zavallı, dengesiz bir yaratığa verdi? | Open Subtitles | لم ترك المجموعة كلها لمسكينة غير مستقرة مثلها |
| Çocukken bile saçma sözlerine aldırış etmezdik. Oğlunun da dengesiz olduğunu söyledin. | Open Subtitles | و لكنك قلت أيضا أن توني لم يكن في حالة مستقرة |
| Eğer güç simsarının aynı şeyi Paige'e yapmasını sağlayabilirsem o da dengesiz olur. | Open Subtitles | إذا يمكن أن أحصل على وسيط السلطة أن تفعل الشيء نفسه لبايج، وقالت انها تريد أن تصبح غير مستقرة أيضا. |
| Yarattığı kararsız girdap o cebin içine doğru genişleyebilir ve hatta daha da geniş bir oyuk açabilir. | Open Subtitles | ستتولد دوامة غير مستقرة يمكنها ان تسمح بامداد التجويف وتصنع كهف كبير |
| Kristaller, oluşan bir solucan deliğinin kararsız girdabında yokolmuşlar. | Open Subtitles | البلورات تمسح بواسطة دوامة غير مستقرة تشكل الثقب الدودي |
| Aileler düzgün, akıl hastalığı yok, tetikleyici olay yok. Sıradan iyi çocuklar. | Open Subtitles | عائلاتهم مستقرة ولا يعانون من اضطرابات عقلية أو مشكلات متراكمة |
| Eğer taneciklerin gücünü kullanabilmek için yeterince kararlı bir matris tasarlayabilirsen ışıktan hızlı hareket edersin. | Open Subtitles | لو وضعت مصفوفة مستقرة بما يكفي، لتسخير قوتها، سوف تتمكن من السفر أسرع من الضوء. |
| Bana düzenli bir ev sağladılar düzeli bir aile. | TED | وفرّا لي منزلاً مستقرًا، وعائلة مستقرة. |
| Balkanlar, 20nci yüzyılın başıyla sonu arasında Avrupa'nın en istikrarsız bölgesiydi. | Open Subtitles | كانت منطقة البلقان ، في بدايات القرن العشرين احد أكثر المناطق الغير مستقرة في أوروبا. |
| Ancak, bir hükümeti yıkmak farklı bir şeydir, sağlam demokrasiyi kurmak ise biraz daha karmaşıktır. | TED | ولكن الإطاحة بالحكومة المستبدة هو شيء وبناء ديموقراطية مستقرة هو شيء آخر تماماً شيء أكثر تعقيداً. |
| Eğer onu dengede tutamazsak ameliyathaneye ihtiyacımız olmayacak. - Dengelenecek. | Open Subtitles | لن نحتاج الى غرفه عمليات اذا تمكنا من جعلها مستقرة |
| Ama dermal hücreler nispeten durağan olduklarından, boyanın büyük bölümü, kişinin yaşamı boyunca derinin derinliklerinde kalır. | TED | لكن بما أن الخلايا الجلدية مستقرة نسبياً فمعظم الحبر سيبقى عميقاً في الجلد طيلة عمر الشخص. |
| Bu özel fotoğraf için yerden 15 metre yukarıda bir makaslı kaldıraç içindeydim ve yerim çok sabit değildi. | TED | في هذه الصورة خاصةَ، كنت في رافعة معدنية في الأعلى بارتفاع 50 قدما في الهواء ولم تكن مستقرة تماما، |
| - Fiona, Polly'nin akıl sağlığının yerinde olmadığına dair belge imzalamanı istiyor. | Open Subtitles | فيونا تُريدُك ان توقع الشهادةً التي تقول بأنّ بولي غير مستقرة عقلياً. |
| Ve gerçekte, ne çıksa beğenirsiniz, dünyadaki aç bölgeler, aynı zamanda dünyanın oldukça güvensiz bölgeleri. | TED | وفي الحقيقية .. وهذا ليس من باب المصادفة ان تكون المنطقة التي تحوي الجياع هي نفسها المناطق الغير مستقرة ومتوترة |
| Durumu sabitlendi, ve bu annesi olarak söyleyebileceğimden daha fazlası. | Open Subtitles | مستقرة, و هذا أكثر ما يمكن قوله لوالدتها |
| 7 ila 10 cm kesik. Krepitus yok, gözbebekleri dengeli. Margie. | Open Subtitles | طول الجرح 3 إلى 4 إنشات لا يوجد انتفاخات, والعينين مستقرة |
| Onun istikrarlı uzun süreli bir gay ilişkisi olduğu sanılıyor. | Open Subtitles | يفترض به أن يكون في علاقة منحرفة مستقرة وطويلة الأمد |