| Gecenin ortasında, su dökmek için kalktım, ve o orada, yere uzanmış yatıyordu. | Open Subtitles | و في وسط الليل استيقظت لأقضي حاجتي و كان هو مستلقي على الأرض |
| Grand Hotel'de yatağında uzanmış yatıyorsun ve saat 27 Haziran 1912 akşamının 6'sı. | Open Subtitles | أنت مستلقي على السرير في فندق غراند، والساعة السادسة مساءً عشية يوم 27 يونيو 1912 |
| Katilin yere uzanmış olması mümkün değil. | Open Subtitles | حسناً مستحيل بأن القاتل كان مستلقي على الأرض |
| Orada uzanmış, şimdiye kadar gördüğüm en büyük, en vahşi kurdun görlerine bakıyordum. | Open Subtitles | كنت مستلقي على الارض انظر مباشرة لعيناه اكثر ذئب كبير ولئيم شاهدته في حياتي |
| Yatağımda uzanmış, Leo'yu neyin daha iyi... hissettirebileceğini düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت مستلقي على السرير . واحاول التوصل الى طريقة لمساعدة ليو الصغير |
| Ve Bernie kanepeye uzanmış birasını içiyordu. | Open Subtitles | وهناك (بورني) مستلقي على الأريكة، يشرب بيرة أو يمضغ |