| Seni bataklık parmaklı orman faresi! Hemen buraya bir şişe getir. | Open Subtitles | هيا، أنت مستنقع اصابع فئران الغاب دعنا نحصل على قنينة هنا |
| Evet burası bataklık. bataklıkta bir cadırda yaşıyoruz. Ama şunu söylemeliyiz ki oradaki her gün heyecan vericidir. | TED | انه مستنقع .. انه مستنقع في خيمة .. ويجب ان اخبركم ان كل يوم ..هناك .. هو يوم منعش |
| Okyanusa kıyısı olan büyük şehir kristalin Bataklığı tarafından kuşatılacak, | Open Subtitles | المُدن الكبيرة المُطلة على المحيط ستُغرق في مستنقع من البلور |
| Yedi yıl sonra bir bataklıkta bir bijon anahtarını bulmak, bu imkansıza yakın. | Open Subtitles | العثور على إطار معدني في مستنقع بعد سبعة سنوات هذا احتمال بعيد جداً |
| Ne yazık ki bir bataklığa düşmüş... ...ve oradan çıkamamış. | TED | ولسوء حظه، وقع في مستنقع ولم يتتمكن من الخروج منه. |
| İster burada, ister bir bataklığın ortasında veya bir Rex yuvasının göbeğinde kamp kur. | Open Subtitles | لذلك إعمل ما تريده , أقم المركز هنا فى مستنقع , أو فى وسط عش الـ ريكس |
| Dünyadaki en tropikal ülke, ekvatordaki bir bataklık alan. | TED | انه البلد الأكثر استوائية في العالم. مستنقع على خط الاستواء |
| Bir dilim bataklık yılanı atıp, karıştıralım kazanı. | Open Subtitles | شريحة أفعى مستنقع لزجة فورنها وحمصنها فى المرجل |
| Burada eskiden toprak yollar ve bataklık otları vardı. | Open Subtitles | هذا المكان أعتاد أن يكون ملقى لقاذورات الطرق و مستنقع للأعشاب |
| bataklık kökü, seni karşı cinse karşı dayanılmaz kılar. | Open Subtitles | هذا جذر مستنقع مطحون. يصعّب على الجنس الآخر مقاومتك. |
| Ama hepsi sonunda bir yerde buluşuyor Zambiya'daki gözden uzak bir bataklık, Kasanka'da. | Open Subtitles | لكنهم جميعاً يحطّون في مكانٍ واحد، كاسنكا، مستنقع نائيٍ في زامبيا. |
| Pislikten doğmuş... anasının yosunlarında saklanan bataklık yaratığı... | Open Subtitles | لقد ولد مشوها و نشأ في مستنقع و يلعق من طحلب أمه |
| Küçük alçak büyücü onları Ölü Ağaçlar Bataklığı'ndan getirdi. | Open Subtitles | الساحر الوغد أحضرهم من خلال مستنقع الأشجار الميتة |
| Söyleyeceğim şu ki, Alev Bataklığı insana gerçekten diken üstündeymiş hissi veriyor. | Open Subtitles | حسنا... شئ واحد سوف أقوله مستنقع النار سيجعلك تسيرين على أصابع قدميك |
| Alev Bataklığı' ndan beri bu durumda. | Open Subtitles | انها تبدو هكذا منذ أن خرجت من مستنقع النار |
| Şimdiyse formaldehit içerisinde varillere tıkıştırılmış bir hâlde bataklıkta yüzüyorlar. | Open Subtitles | والآن يطفين في الفورمالدهايد ومحشورات في براميل منتشرة حول مستنقع |
| Çocuklardan bihaber Korra, bataklıkta bedeninde hala metal zehrin bir parçasını taşıdığını keşfeden Toph'un da olduğu bir sığınak bulmuştur. | Open Subtitles | من دون معرفة الاطفال كورا وجدت ملجأ في مستنقع مع توف التي اكتشفت انه مازال هنلك سم معدني في جسمها |
| Ve batı Amazon'daki en büyük bataklığa gidebiliriz. | TED | ويمكننا ان نذهب إلى أكبر مستنقع في غرب الأمازون. |
| Büyük bataklığa varana kadar koşmuş. | TED | المرشدة: هربت حتى وصلت إلى مستنقع كبير. |
| Lanet bir bataklığın efradında koşuşturmaktan iyidir! | Open Subtitles | أنظر , هذا افضل من الركض فى مستنقع لعين. |
| Mike Marsh da kırk üç olmalı. | Open Subtitles | مستنقع مايك كَانَ يمكنُ أَنْ يَكُونَ 43. |
| Şu aşağıdaki yer lanet bir bataklıktı. | Open Subtitles | وتلك الشجرة بالأسفل هناك لم تكن سوى مستنقع لعين |
| Birkaç adım daha ve ateş bataklığında güvende olacağız. | Open Subtitles | بضع خطوات أخرى و سنكون بأمان فى مستنقع النار |
| Johann, son defa bitirmene izin verdiğimizde kendimizi Boynukırık Bog'ı dinlerken bulduk. | Open Subtitles | لقد سمحنا لك بإنهاء حديثك المره السابقه، يا جوهان وإنتهى بنا الحال فى مستنقع خطير |
| Eğer yanılmıyorsam, ve ben hiç yanılmam, alev bataklığına yönelmiş durumdalar. | Open Subtitles | إلا إذا كنت مخطئا و أنا لم أخطئ أبدا سيتجهون للموت فى مستنقع النار |
| Demek istediğim, alev bataklığının 3 tehlikesi nelerdir? | Open Subtitles | أعنى .. ما هى الثلاثة أشياء المرعبه فى مستنقع النار أولا : |
| O bahsettiğin anamın, pis kokulu bataklıklardan kuzgun tüyüyle sıyırıp topladığı uğursuz dumanlar ikinizin de tepesine yağsın! | Open Subtitles | فليسقط عليكما أكره ندى جمعته أمي من مستنقع سام بريشة غراب |