| Şimdilik arada sırada evi yakan sinirli bir oğlan olduğumu kabul etmeliyim veya arada bir annesine zehirli dart atan biri. | Open Subtitles | و لكن الآن، يجب أن أتقبل حقيقة أنني طفل غاضب سيحاول من وقت لآخر حرق المنزل أو يرمي أمه بسهم مسموم |
| Baron'u gördüğünüzde... ağzınızda zehirli gaz taşıyan bir diş olacak. | Open Subtitles | عندما ترى البارون سيكون لديك سن مسموم جديد |
| Sigara sadece kan dökmeyle sonuçlanırsa zehirli olur. | Open Subtitles | التدخين وحده مسموم عندما ينتهي بإراقة الدماء |
| zehirli yemeklerin olduğu ve bedensel aktivitelerin olmadığı bir çevrede yaşıyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعيش على طعام مسموم وبيئة غير صحيحة فيزيائياً فهذه البيئة التي نعيش فيها |
| Bu kişinin sizin araştırmalarınızı kullanarak kendini yok eden bir zehir üretmiş olabileceğinden şüpheleniyoruz. | Open Subtitles | ربما يكون قد استعمل بحوثا من شركتكم لتطوير غاز مسموم ذاتي التفاعل |
| Tamam, bu meyveler zehirlidir, bırakın onları ve kemer yerine bir zehirli yılan takıyorsun. | Open Subtitles | حسناً هذا التوت مسموم هذه الأوراق لخشب سام وحزامك أفعى وسامة أيضاً |
| Şimdi elimizde neler var? Yves Gluant, Turnuvanın yarı finalinde boynundan zehirli bir iğneyle öldürüldü. - Suç. | Open Subtitles | بلوران وجد في مباراة نصف النهائية و سهم مسموم في عنقه |
| Bradford Meade neden eşine zehirli parfüm versin ki? | Open Subtitles | لماذا يقوم برادفورد بإعطاء زوجته عطر مسموم ؟ |
| O keş bir kiralık katilden daha çok cenaze görmüştür, o zehirli. | Open Subtitles | لقد شهد عدة جنازات أكثر من الحانوتي نفسه إنه مسموم |
| zehirli gazla dezenfekte, türümü enfeksiyondan koruyan bir mekanizma. | Open Subtitles | التطهير ببخار مسموم, و هي خطة طوارئ الغرض منها |
| - zehirli kılıcımı kalbine saplamak için güçlü koluma ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | أحتاج ذراعي الأقوى لغرس نصل مسموم في قلبه |
| - zehirli kılıcımı kalbine saplamak için güçlü koluma ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | أحتاج ذراعي الأقوى لغرس نصل مسموم في قلبه |
| Ya haksızlığa uğrar ya ısırılır ya da zehirli bir maddeye maruz kalır. | Open Subtitles | ويكون إما ظلم أو تم عضه أو تعرض لشيء مسموم. |
| Yani, evlilik teklifi etmediğin sürece, ki o zaman kesinlikle zehirli suşiyi seç. | Open Subtitles | الا ان كنت ستتقدم لخطبتها اذا بالتأكيد اطعمها سوشي مسموم |
| Çünkü madende günde 12 saat zehirli gaz solumaktan... tat alma dokuları tümüyle körelmiş. | Open Subtitles | لأن رئـاتهم مريضة تمـامـا من استنشـاق غـاز مسموم طوال 12 سـاعة في اليوم بالمنجم |
| Unlu proteinlerin zehirli olması size de biraz saçma gelmedi mi? | Open Subtitles | ألا تعتقدون أن الأمر سخيف أن بروتين القمح مسموم ؟ |
| Bütün yardımların için teşekkür ederim, ama zehirli İncil, kocamın delirmesi ve oğlumun onu öldürmesi, hepsi yaptığın şantajı hatırlattı bana, | Open Subtitles | اني ممتنه لكل المساعده التي تقدمها ولكن انجيل مسموم اعادة جنون زوجي و السيطره على حكم ابني |
| dün akşam otel odamda, kapımı iki defa kilitlemeye karar verdiğimde, ya da siz arabanızla buraya gelirken, yemeğe gittiğimizde yemeğin zehirli olmadığına karar verip yediğimizde. | TED | البارحة في غرفتي الفندقية، عندما قررت أن أضاعف قفل الباب، أو عندما قدتم سيارتكم إلى هنا، عندما نذهب لتناول الغداء و نقرر أن الأكل ليس مسموم لنأكله. |
| Size getirdikleri hiçbir Şeye dokunmayın! Sizi zehir... | Open Subtitles | لا تقرب الخمر يا بريموس أنه مسموم |
| Biri zehir biri değil. | Open Subtitles | أحد الكأسين مسموم والآخر غير مسموم |
| zehirlendim! | Open Subtitles | أنا مسموم. إنني أموت. |