| Kamyonetinde meşale bulundurman ne kadar da güzel bir şey. | Open Subtitles | كم هو جيد أن يكون لديك مشاعل في المركبة |
| Kimsenin elinde meşale veya dirgen yok. Kimse bana değişik bakmıyor. | Open Subtitles | "لا مشاعل ولا مذارٍ، لا أحد ينظر إليّ بشكل مختلف" |
| Bahse girerim meşaleler ve ayinlerle birlikte büyük bir kabul seremonisi olacak. | Open Subtitles | أراهن على انه سيكون هناك إحتفال تعريفي أتفهمينني ، مثل مشاعل وورود |
| Roketin tepesinden tutuşmuş meşaleler gibi yere düştüler. | Open Subtitles | تساقط العاملون وكأنهم مشاعل محترقة من الجزء العلوي من الصاروخ |
| Otobüste acil durum fişekleri var. | Open Subtitles | فى الحافلة يوجد مشاعل الطوارئ |
| Yanına gidip üzerine eğildim... kafasını kaldırıp gözlerime baktı gözleri sanki el feneri gibiydi. | Open Subtitles | فذهبت إلى ذلك الشيء, وانحنيت، ونظر ذلك الظبي إليّ بتلك العينان... تلك العينان كأنها مشاعل... |
| Meşaleleri var. | Open Subtitles | عليهم الحصول على مشاعل |
| Her çatıda, yanan meşalelerle adamlarım bekliyor! | Open Subtitles | على كل سطح ، لدى رجال يحملون مشاعل ملتهبة |
| meşale mi sence? | Open Subtitles | أهى مشاعل ؟ نعم , أعتقد |
| meşale lazım. | Open Subtitles | نحتاج إلى مشاعل |
| Birkaç kurşun ve meşale. | Open Subtitles | رصاصتين مشاعل للطريق. |
| Orada hiç meşale yokmuş ki. | Open Subtitles | لم تكن هناك أي مشاعل |
| meşale tutanlar! | Open Subtitles | مشاعل |
| Geri gelirse diye meşaleler. Modası geçmiş olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | مشاعل بانتظار عودته أعلم أنّها عتيقة الطراز، و كذلك أنا |
| Yani, etrafta meşaleler var... ve daha fazla korkuluk büyük olanlardan ve birde küçük birtane var. | Open Subtitles | ثمّة مشاعل والمزيد من الفزّاعات الضخمة ورجل قصير. |
| Burası çok büyük. Yani, etrafta meşaleler var... ve daha fazla korkuluk büyük olanlardan ve birde küçük birtane var. | Open Subtitles | هذا المكان ضخم، ثمّة مشاعل وفزّاعات ضخمة. |
| Çünkü küçük meşaleler konusunda, şüphelerim var. | Open Subtitles | لأني متشكك قليلاً بـ"مشاعل التيكي" |
| Tamam Vaughn, bomba için bize propan şişeleri işaret fişekleri ve duman alarmları gerek, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا (فون) ، نحن نحتاج زجاجات البروبان ، مشاعل الطريق، وأجهزة انذار دخان لصنع قنابل ، حسنا؟ |
| Kameralar, metre, hatta el feneri. | Open Subtitles | من الكاميرات، متر، مشاعل حتى. |
| - Bende el feneri var. | Open Subtitles | لدي مشاعل حصلت. |
| Meşaleleri yak. Ziyafet veriyoruz. | Open Subtitles | أشعلي مشاعل "تيكي"، نحن سنبدأ بحفلة (هاواي) التقليدية |
| Marge, bu insanlar bizi yaba ve meşalelerle kovaladılar. | Open Subtitles | مارج"، هؤلاء الناس طاردونا بالمذاري والمشاعل" ! مشاعل! |
| - İşaret fişeği kutusu nerede? - İşaret fişeği yok. | Open Subtitles | ـ وجدتُ صندوقاً من مشاعل الماغنيسوم ـ لا توجد ألعاب نارية |