| şüpheli birinin boynuma sarılmasına izin verdiğim için aptal olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أكون لينه لأدع خانق مشتبه فيه يضع ذراعيه حولى |
| Komiser Shepard artık bir şüpheli değil mi? | Open Subtitles | كنت أتسائل, هل تجاهلنا شىء المفتش شيبارد مشتبه فيه? |
| Eğer sürü ile beraber hareket etmiyorsanız, bir Amerikan düşmanı ve dolayısıyla bir şüpheli haline geliyorsunuz. | Open Subtitles | التغيير الغير محكم إذا لم تمش مع التيار ، فأنت ضد الأمريكيين ولذلك ستكون مشتبه فيه |
| İçeride bir şüphelimiz var. | Open Subtitles | لدينا في الداخل مشتبه فيه |
| Çıkışları bilmeden silahlı bir şüpheliye pusu kuramazsın. | Open Subtitles | أنت لا تطارد مشتبه فيه بدون أن تعرف مخارجه |
| Çavuş Bayona alanı aradı ve bir şüpheli yakaladı. | Open Subtitles | الرقيب بايونا استكشف المنطقة وألقى القبض على مشتبه فيه |
| şüpheli bir davranış gösterdiği hiç oldu mu? | Open Subtitles | وهل فى البداية كان لها أى سلوك رأيتيه مشتبه فيه ؟ |
| Bir tek açık şüpheli vardı. | Open Subtitles | كان هناك مشتبه فيه واحد واضح لا احد غيره |
| İlk günden itibaren Joseph Mills şüpheli bir şahıstı. | Open Subtitles | منذ اليوم الأول جوزيف ميلز كان دائماً مشتبه فيه |
| Cinayetin üstünden 72 saat geçmesine rağmen henüz bir şüpheli tutuklanmadı. | Open Subtitles | الجرائم التي حدثت قبل 72 ساعة لم يتم حتى الآن اعتقال أي مشتبه فيه بارتكابها |
| O ya tamamen gerizekalı ya da bir şüpheli. | Open Subtitles | حسنا، فهو إما أحمق بالكامل أو مشتبه فيه. |
| Bir şüpheli takibinde olduğunuzu haber verdiniz. | Open Subtitles | لقد قدمت لنا إعلان أنك تسعى لتحقيق في مشتبه فيه |
| Evet, müvekkilinin söyleyeceği her şeyi gözünü kırpmadan yapabilecek bir şüpheli. | Open Subtitles | أي مشتبه فيه له كل الأسباب للقيام بذلك في العطاءات العميل الخاص بك. |
| Her şüpheli incelenmek zorunda. | Open Subtitles | كل مشتبه فيه يجب أن يتم التحقق منه |
| Soğuk hava kamyonunda bulunan olası bir şüpheli takibindeyim. | Open Subtitles | ألاحق مشتبه فيه ممكن في شاحنة مثلّجة |
| Bunu bilmemin tek sebebi, benim de şüpheli olmam. | Open Subtitles | ...و السبب الوحيد لمعرفتى بذلك لأنى كنت مشتبه فيه |
| O zaman jüriye bir şüpheli gerekir. | Open Subtitles | إذا لحتاجة هيئة المحلفين إلى مشتبه فيه |
| şüpheli yokun anlamı, "insan şüpheli yok"la aynı değil. | Open Subtitles | بحكم التعريف ، لا يوجد مشتبه فيه يعني "لا يوجد أيّ مشتبه فيه بشري" |
| Zaten bir şüphelimiz var. | Open Subtitles | لدينا بالفعل مشتبه فيه |
| Bu da şüphelimiz kalmadı demek oluyor. Tamam, Baron'un avukatlarıyla görüşün. | Open Subtitles | مما يتركنا دون مشتبه فيه حسناً، تحقق من محامين (بارون) |
| Tehlikeli bir şüpheliye destek olmadan yaklaşmak tehlikelidir. | Open Subtitles | تعلمين أنه غير آمن الإقتراب من مشتبه فيه من دون دعم |
| Çünkü eğer yanılıyorsan, elimizde cinayet şüphelisi olmayacak. | Open Subtitles | لأنه إن كنتِ مخطئة , فلن يكون لدينا مشتبه فيه بجرائم القتل |