| Evet, radikal içeriğin internette yayılması gibi gerçek bir problem var. | TED | نعم , هنالك مشكلة حقيقية في المحتوى المتشدد الذي ينتشر في جميع أنحاء شبكة الانترنت |
| -Biliyorsun, bu okulda gerçek bir problem var, ve kimse bununla ilgili konuşmaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | كما تعلمين، هناك مشكلة حقيقية فى هذا المدرسة ولا أحد لديه الشجاعة ليتحدث عنها. |
| Sonra aynı şeyi öbürüyle denedim; ama ellerimde ciddi bir sorunum vardı. | Open Subtitles | و حاولت وضع الأخر حولي و لكني وجدت مشكلة حقيقية في أصابعي |
| Bütün bunlar bir yana, hala bir sorunumuz var, Ve bu ciddi bir sorun. | TED | ولكن بجانب كل ذلك، مازالت لدينا مشكلة، وهي مشكلة حقيقية. |
| Görünüşe göre üzerinde bir harita varmış. Bu yüzden bir ikilemle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | فظاهريا هى تحمل خريطة لذلك فنحن نواجه مشكلة حقيقية |
| Bütün çocuklarım büyüdü. Şimdi kendi dertleriyle meşguller. Ama benim burada ciddi sorunlarım var. | Open Subtitles | إنتهيت من تربية جميع أطفالي ، و الآن لديهم مشاكلهم الخاصة لكنني الآن أعاني من مشكلة حقيقية مستمرة بالحدوث |
| Eğer yaptığım şey dışarı çıkarsa, Lightman'ın başı cidden belada demektir. | Open Subtitles | إذا خرجت سوف يكون (ليتمان) فى مشكلة حقيقية. |
| CA: Bütün bu yüzyılın aslında bir felaket olduğunu yazdın, güneşli günler bitti ve başımız ciddi dertte dedin. | TED | كريس أندرسن: لقد كتبت أن هذا البلد كان أساسا بمثابة الكارثة، أن عصر النمو المثمر قد انتهى وأننا في مشكلة حقيقية. |
| Hayatıma karışmandan ve sevdiğim kadına hakaret etmenden bıktım usandım artık! Bunu yapmaya devam edersen, ciddi bir sorunumuz var demektir. | Open Subtitles | معك حق ,هذا يكفي سأمت من تدخلك في حياتي وحديثك بالسوء عن المراة التي احبها واذا استمريت ,فسيكون لدينا مشكلة حقيقية |
| Karşısında gerçek bir problem var. | Open Subtitles | هي لديها مشكلة حقيقية على يديها |
| Neyse, bu gerçek bir problem. | Open Subtitles | على أية حال، هو مشكلة حقيقية. |
| ? Lemon, Bu gerçek bir problem değil. | Open Subtitles | ليمون", هذه ليست مشكلة حقيقية" |
| ciddi bir problemin var ve yangına körükle gitmeye devam ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تواجه مشكلة حقيقية, وكل ما تفعله هو زيادة النار اشتعالاً |
| Ve ben bunu devam eden çok büyük bir sorun olarak görüyorum. | TED | وبرأيي أن هذا يشكل مشكلة حقيقية في المستقبل. |
| Züppelikle ilgili gerçek bir sorun var. Çünkü bazen Birleşik Krallık dışındaki insanlar | TED | هنالك مشكلة حقيقية مع الغطرسة فاحيانا يتخيل الاشخاص من خارج المملكة المتحدة |
| Görünüşe göre üzerinde bir harita varmış. Bu yüzden bir ikilemle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | فظاهريا هى تحمل خريطة لذلك فنحن نواجه مشكلة حقيقية |
| Özür dilerim ama bu isimle ciddi sorunlarım var | Open Subtitles | آسف، لدي مشكلة حقيقية مع هذا الاسم، يارجل. |
| Benim ciddi sorunlarım var. | Open Subtitles | لدي مشكلة حقيقية |
| Eğer yaptığım şey dışarı çıkarsa, Lightman'ın başı cidden belada demektir. | Open Subtitles | إذا خرجت سوف يكون (ليتمان) فى مشكلة حقيقية. |
| Şampiyonun başı cidden belada! | Open Subtitles | البطل مي مشكلة حقيقية |
| Yardım için bana geldiğine göre başın epey dertte olmalı. | Open Subtitles | حسناَ ، يجب ان تكوني في مشكلة حقيقية للمجئ هنا لطلب المساعدة |