| Sen kendi çıkarlarını benimkinin üstüne koyuyorsun. Ben sadece kendi çıkarlarımı seninkilerin hemen arkasına koymaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لكنّك تضع مصالحك فوق مصالحي و أنا فقط أضع مصالحي كدعم بجانب مصالحك |
| Sırların konusunda bana güven ve son nefesime kadar çıkarlarını gözeteceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | انتٍ تأتمنينى على أسرارك وأنا أعدك على أن أحمى مصالحك حتى آخر نفس لى |
| Sizin çıkarlarınızı korumak için olduğuna eminim. | Open Subtitles | بالتأكيد ، لقد كان ذلك فقط لحماية مصالحك |
| Lakin birisinin geride kalıp topraklarınızı ve çıkarlarınızı gözetmesi gerekiyor. | Open Subtitles | لكن على أحد ما أن يبقى خلفك ويحافظ على أراضيك وكل مصالحك هنا |
| Beni menfaatlerini korumakla görevlendirdin. | Open Subtitles | أنت قمت بتوظيفي لكي أقوم بتمثيل مصالحك ، أليس كذلك ؟ |
| Kendi menfaatlerini koruman gerektiğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أنا أتفهم أنه يتعين عليك رعاية مصالحك |
| Senin de çıkarını korumaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول حماية مصالحك أيضا |
| Senin çıkarların nedir tam olarak? | Open Subtitles | ما هي مصالحك بالضبط ؟ |
| Müşterilerle çıkarlarınız birbirine ters ise bunu açıklamak göreviniz midir? | Open Subtitles | إذا تعارضت مصالحك مع مصالح عميلك هل يكون من واجبك أن تكشف له ذلك |
| Menfaatlerimizin çakışmaması da sizin yararınıza. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | لا سيما أن مصالحك لا تتعارض مع مصالحى شكرا لك |
| Kendi çıkarlarını şirketin çıkarlarının üzerinde tuttun Diane. | Open Subtitles | لقد وضعتِ مصالحك فوق "مصلحة الشركة "دايان |
| Kardeş Stephen James Laurent kendi çıkarlarını bu yüce tarikatın çıkarlarının önüne mi koydun? | Open Subtitles | الأخ (ستيفن جيمس لوران) هل تدلي بكل مصالحك الخاصة هنا أمام أعضاء الجماعة الوُقّر؟ |
| Size refakat edecek ikinci birini seçmeli ve ayin sırasında çıkarlarınızı gözetmelisiniz. | Open Subtitles | يجب لكل منكم اختيار شخصا ليكون مرافقه و يحافظى على مصالحك - اثناء الطقوس |
| Bullock saygın biridir Bayan Garret. Sizin çıkarlarınızı gözeteceğinden emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | إن (بولوك) سيد شريف ويمكنك الوثوق به لرعاية مصالحك |
| Senin çıkarların bizim çıkarlarımızdır. | Open Subtitles | مصالحك هي مصالحنا |
| Bir başka ifadeyle, sizin çıkarlarınız. | Open Subtitles | بمعني آخر، مصالحك أنت |
| Menfaatlerimizin çakışmaması da sizin yararınıza. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | لا سيما أن مصالحك لا تتعارض مع مصالحي شكرا لك |