| kendi iyiliğin için, bence bir süre bunlardan uzak dur. | Open Subtitles | اعتقد ان من مصلحتك الخاصة أن تختفى عن الآنظار لفترة |
| Kızımla ilişki yaşamak konusunda ciddi niyetlerin varsa kendi iyiliğin için de söylüyorum esrar satmak dışında bir iş yapmayı düşünmelisin. | Open Subtitles | إن كنت جادًا بخصوص تكوين علاقة مع ابنتي ،من أجل مصلحتك عليك أن تفكر في شيء آخر إلى جانب بيع المخدرات |
| Eğer iki saat içerisinde babam geri dönmezse kendi iyiliğiniz için yola koyulmalısınız. | Open Subtitles | إان لم يعد ابانا خلال ساعتان أنت يجب أن تكمل طريقك، من أجل مصلحتك. |
| senin iyiliğin için bitmemiş gibi davranmasına izin verdim. | Open Subtitles | من أجل مصلحتك لم تزعم بذلك و لكنى جعلتها تزعم بذلك |
| Bunları artık bildiğine göre, verilen zaman içinde paketi... teslim etmen senin yararına olacak. | Open Subtitles | كل هذا ببساطة لكي أقول أنه من مصلحتك أن تكمل نقل الطرد في الوقت المحدد |
| Doğru oğlum. Bay Barrow senin iyiliğini düşünüyor. | Open Subtitles | هذا صحيح يا ولدى ، السيد بارو يبحث عن مصلحتك |
| Baban kararlarını verirken eminim senin de çıkarlarını hesaba katmıştır. | Open Subtitles | أنا متأكّدة أباك يريد مصلحتك الأفضل عندما يأخذ قراره |
| Hercule kendi iyiliğin için bu işten vazgeçmelisin. Lütfen Virginie, mantığı gördürtün ona. | Open Subtitles | من مصلحتك ان تترك هذا الموضوع , فرجينيا حاولى أقناعه |
| kendi iyiliğin için simya kullanmak pek etkileyici değil. | Open Subtitles | إستخدامك للكيمياء لأجل مصلحتك ليس شيئا جيدا |
| kendi iyiliğin için sana yalvarıyorum bunun bir parçası olma en azından daha fazlasını öğrenene kadar. | Open Subtitles | من أجل مصلحتك الخاصة،أتوسل اليك لا تتدخلي أكثر في هذا. على الأقل حتى نعرف أكثر. |
| Tamam, kibarca söylüyorum, kendi iyiliğiniz için, daha ileri gitmeyin. | Open Subtitles | حسناً، إنني أطلب منك بلطف، ومن أجل مصلحتك الخاصة، ألاّ تفعل هذا |
| Sizin iyiliğiniz için, nefesinizi tutabileceğinizi umuyorum benim çay suyum kaynayana kadar. | Open Subtitles | أتمنى فقط من أجل مصلحتك أن تحبس أنفاسك بقدر الفترة التي يحتاجها إبريقي ليسخن |
| Baban da ben de senin iyiliğin için bu evliliğe müsaade etmiyoruz. | Open Subtitles | والدك وانا لن نسمح بهذا الزواج , من اجل مصلحتك |
| bunu yapmaktan hoşlanmıyorum fakat bu senin iyiliğin için. | Open Subtitles | يبدو أنك غير معجبة بهذا الآن ولكن هذا من أجل مصلحتك. |
| Ama seni çok seviyorum ve istediğin her şeye sahip olmanı istiyorum ama bazen kendi yararına olmayabilir ya da zor bir karar olabilir. | Open Subtitles | ولكني أحبك كثيرا وأريدك ان تحصلي علي كل ما تريدينه لكن في بعض الأحيان أنها ليست في مصلحتك |
| Bak, eğer iyiliğini istiyorsan onun hayatından uzak durursun. | Open Subtitles | اسمعيني إذا كنتي تعرفين مصلحتك جيدا ستبقين بعيده عن حياته |
| Konseyin sadece senin çıkarlarını gözettiğini biliyorsun. | Open Subtitles | نحن نعلم أن المجلس يضع مصلحتك في الاعتبار |
| Ve biliyor musun senin için en iyisi, arkanı dönüp hemen buradan defolup gitmek. | Open Subtitles | , و لو أنك تعرف مصلحتك فلترحل من هنا و تغادر المكان |
| Siteyi kapatmaya kalktıklarında bir Kültür Bakanlığı yetkilisi lehine kulis yapmış. | Open Subtitles | وعندما حاولوا إغلاقه، مُساعد لوزير الثقافة حاول التأثير على المسؤولين لأجل مصلحتك. |
| - Senin bunda çıkarın ne? | Open Subtitles | وما مصلحتك في الأمر ؟ |
| Senin çıkarına olduğu için bana ödeme yapacağını söyleyelim. | Open Subtitles | لنقل أنك ستدفع لى لأنه من مصلحتك أن تفعل |
| - Eger senin için iyi olan seyi biliyorsan bahçede benden uzak durursun. | Open Subtitles | إن كنت تعرف مصلحتك فستبقى بعيداً عني في الساحة |
| Senin için en iyisini o bilir. Biz durumu kontrol altına aldık. | Open Subtitles | إنه يعرف مصلحتك , الوضع تحت سيطرة الجيش |
| Memleketin de hayrına, zira o teröristlerle mücadele ediyorsun. | Open Subtitles | هذا من مصلحتك كمدعٍّ. إنّه للصالح العام لأنّك تحارب كلّ أمثال هؤلاء الإرهابيين |
| Bu noktadan sonra yapacağım hiçbir düzenleme sizin lehinize olmaz. | Open Subtitles | أي مراجعة حالياً لن تكون في مصلحتك |
| Bir süre Casablanca'da görünmesen iyi olur. | Open Subtitles | من مصلحتك الابتعاد عن الدار البيضاء لفترة. |