| Çoğu insan, benim foto muhabiri, antropoloji fotoğrafçısı, aktivist fotoğrafçı olduğumu söyler. | TED | العديد من الناس يقولون بأنني مصوّر صحفي بأنني مصور لعلم الإنسان بأنني مصوّر ناشط. |
| -Orada yaşıyorum. Bir fotoğrafçı bile mahalleye giremedi. | Open Subtitles | روكيت؛ لم يستطع مصوّر قبلاً الدخول إلى هناك |
| Rocket, şimdiye kadar hiçbir fotoğrafçı oraya giremedi. | Open Subtitles | روكيت؛ لم يستطع مصوّر قبلاً الدخول إلى هناك |
| Dalga mı geçiyorsun, ben Fotoğrafçıyım. | Open Subtitles | هل لديّ صور ؟ ها تمازحينني ؟ أنا مصوّر فوتوغرافي |
| Ne iş yapıyorsun? Bir tür fotoğrafçılık mı? | Open Subtitles | ما أنت ، مصوّر من نوع ما ؟ |
| Bir fotoğrafçı bile mahalleye giremedi. | Open Subtitles | روكيت؛ لم يستطع مصوّر قبلاً الدخول إلى هناك |
| Bir keresinde amatör bir fotoğrafçı ziyaretime gelmişti. | Open Subtitles | لقد تمت زيارتي مرّة من قبل شاب فتي مصوّر هاوٍ |
| Şu anda kızları tahliye ediyoruz ama bulmamız gereken kayıp bir fotoğrafçı var. | Open Subtitles | نحنُ نخرج الفتيات بينما نتكلم ولكن ما زالَ علينا إيجاد مصوّر مفقود |
| Üniversite radyolarının tanıtımını yapan, diğer bir elemanım daha vardı ve bir fotoğrafçı. | Open Subtitles | وزميل آخر لي كان قد تولى أمر الترويج لمحطة الجامعة الإذاعية، بالإضافة إلى مصوّر فوتوغرافي. |
| Yani, eğer bir fotoğrafçı görürse, yanlış yorumlara sebep olmaz mı? | Open Subtitles | أعني، لو رآهما مصوّر قد يأخذ فكرة خاطئة |
| Yani, eğer bir fotoğrafçı görürse, yanlış yorumlara sebep olmaz mı? | Open Subtitles | أعني، لو رآهما مصوّر قد يأخذ فكرة خاطئة |
| İyi bir fotoğrafçı. Benim de resmimi çekmişti. | Open Subtitles | وهو مصوّر بارع، لقد إلتقط صورة لي |
| Şu an piyasadaki en iyi fotoğrafçı. | Open Subtitles | إنّه أفضل مصوّر في السّاحة حالياً |
| Fotoğrafçıyım ben. Bir kaç fotoğraf çekmeye çalışıyorum sadece. | Open Subtitles | أنا مصوّر ، أريد بعض الصور فحسب |
| Fotoğrafçıyım. | Open Subtitles | أنا مصوّر فوتوغرافي |
| Ben Fotoğrafçıyım. Sadece... Sadece konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا مصوّر ، أريد الحديث فحسب |
| Düğün fotoğrafçısı tuttum. | Open Subtitles | استأجرت مصوّر حفلات زفاف في حالة قيامنا بأمر مجنون، وأردنا تصويره |
| Dresden 'den yola çıkarılan Yahudiler amatör bir kameramanın kamerasına işte böyle takıldı. | Open Subtitles | الطرد الإجباري لهؤلاء اليهود في دريزدين" قام بتصوّيره مصوّر هاوي" |
| Bir fotoğrafçıya gidip birlikte hatıra fotoğrafı çektirmeye karar vermişler. | Open Subtitles | عندها قرّرا الذهاب إلى مصوّر و التقاط صورة تذكارية |
| Evet, dört gün önce Jonathan Farrow adındaki fotoğrafçıyla bir iş görüşmesi varmış. | Open Subtitles | أجل، كان لديها عمل معيّن قبل 4 أيّام مع مصوّر يدعى (جوناثان فارو) |