| mutfağımda çalışan tek alet konserve açacağıydı, çünkü eğer yiyecek konservede gelmezse, donmuş olarak bir kutuda gelirdi. | TED | الأداة الوحيدة التي تعمل في مطبخي كانت محطمة العلب , لأنه ان لم يأتي معلباً أتى مثلجاً في صندوق |
| Şubat 2017'de arkadaşım Dom ve ben mutfağımda bira içerken, yaratıcı sektörlerde büyük bir sorun olduğundan bahsetti. | TED | في شباط 2017، كنت أشرب البيرة في مطبخي مع صديقي دوم، واعترف لي بأن هناك مشكلة ضخمة في صناعة الإبداع. |
| mutfağım dünyanın en iyisi olacak... ve üçüncü yıldızı alacağız. | Open Subtitles | مطبخي سيكون الأفضل على مستوى العالم. وسنحصل على النجمة الثالثة. |
| Benim mutfağımdan değil! Tek umrumda olan açlıktan ölmesi! | Open Subtitles | ليس من مطبخي يمكنها ان تجوع كيفما تشاء و انا لا شان لي بها |
| mutfak tezgahında gerçek kanser araştırması yapamazdım. | TED | لا أستطيع أن أقوم ببحث عن السرطان على طاولة مطبخي. |
| Ama ikimiz de biliyoruz ki seni mutfağıma getiren şey bir hançer değildi. | Open Subtitles | لكنْ كِلانا يعرف أنّه لمْ يكن الخنجر هو ما أتى بك إلى مطبخي |
| Cam gelip Mutfağımı düzenleyince de kendimi güvensiz ve saldırıya uğramış gibi hissettim. | Open Subtitles | لذا عندما اتى كام و نظم مطبخي شعرت بعدم الامان و انفجرت غضبا |
| Hayır,mutfağımın dışındaki yaşam çok korkutucu ben sadece beni hamile olmadığım bir zamanda yakalayabildiğiniz için buradayım | Open Subtitles | كلا, الحياة خارج مطبخي مخيفة و سيئة انا فقط هنا لأنك جعلتني بين الحوامل |
| Ve benim mutfağımda 19 tane küçük çocuk ve kız kuduruyor bunun için! | Open Subtitles | أجل، ولدي 19 سند مثله يتم تجفيفه في مطبخي |
| köpeğini mutfağımda görmek istemiyorum, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | لا أريد كلبكِ في مطبخي على الإطلاق أفهمتي ذلك؟ |
| Sihirli falan değil. Yalnızca mutfağımda hazırladığım bir saç kremi. | Open Subtitles | إنه ليس سحرياً, إنه مزيج من بعض الملطفات التي أحضرها في مطبخي |
| mutfağım hâlâ bok içinde. | Open Subtitles | لا تزال لدي مشكلة ذلك الشّره الأبله في مطبخي. |
| Bak, burası benim mutfağım. | Open Subtitles | انظر, هذا مطبخي لقد عملت بجد لأصل إلى هنا |
| Bak, bu benim mutfağım. | Open Subtitles | انظر, هذا مطبخي لقد عملت بجد لأصل إلى هنا |
| Benim mutfağımdan yiyemez! Açlıktan ölse umrumda değil! | Open Subtitles | ليس من مطبخي يمكنها ان تجوع كيفما تشاء و انا لا شان لي بها |
| Benim mutfağımdan yiyemez! Açlıktan ölse umrumda değil! | Open Subtitles | ليس من مطبخي يمكنها ان تجوع كيفما تشاء و انا لا شان لي بها |
| Toprağımızı geri alacağız dostum. Bu öfkeyi sakın mutfağımdan dışarı çıkarma genç adam. | Open Subtitles | اريدك ان توقف ذلك الغضب في مطبخي , يا صغير |
| Bu proje aslında benim mutfak masamda başladı. | TED | وبدا هذا المشروع اساسا على طاولة مطبخي. |
| mutfak penceremin durumunu düşünürsek, evet bir işim olmalı.Sağol. | Open Subtitles | بالنظر الى حالة نافذة مطبخي, يمكن ذلك نعم |
| Ama ikimiz de biliyoruz ki seni mutfağıma getiren şey bir hançer değildi. | Open Subtitles | لكنْ كِلانا يعرف أنّه لمْ يكن الخنجر هو ما أتى بك إلى مطبخي |
| Seni mutfağıma koyup içine başka poşetler dolduracağım. | Open Subtitles | سأقوم بتعليقك في مطبخي, وسأملئك بأكياس أخرى. |
| Mutfağımı yeniledim ve bu yüzden bir tür kutlama yapıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقوم بتجديد مطبخي لذا هذا نوع من الاحتفال. |
| Kelso, Kelso, haydi. mutfağımın kapısını bile açamadın. | Open Subtitles | كيلسو ، كيلسو من فضلك لم تتمكن من فتح باب مطبخي |
| mutfakta eşyalarım alçak duruyor. Ama hepsi o işte... | Open Subtitles | لدي كل شيء منخفض في مطبخي بإستثناء ذلك .. |
| Hayalimdeki mutfağın baharatlığı gibi bir şey bu. | Open Subtitles | ياللروعة, يبدو هذا كرف التوابل في مطبخي الخيالي |
| - Güzel, benimkini kullanırız. | Open Subtitles | -حسناً, سنستخدم مطبخي |