| Hiçbir çeteye bağlı değil. evine giderken tesadüfen orada bulunan bir şartlı tahliye. | Open Subtitles | غير منتسب لهذه العصابة هو سجين مطلق سراحه عائد للبيت |
| Diğerlerinin aleyhine tanıklık etti ve şartlı tahliye oldu. | Open Subtitles | تحدث في شهادته ضد الاخرين وهو الان مطلق سراحه بكفالة |
| Şehrinizdeki şartlı tahliye olmuş bir mahkumdan, alışılmadık davranışlar gözlemliyoruz. | Open Subtitles | ، تظهر لدينا بعض النشاطات الغير اعتياديّة . من شخص مطلق سراحه بمقاطعتِكم |
| Alfredo Montez. şartlı tahliye edilmiş bir uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | الفريدو مونتيز , أنه تاجر مخدرات مطلق سراحه |
| şartlı tahliye oldun. | Open Subtitles | أنت سجين مطلق سراحه تحت التجربة |
| Eve dönerken bırakacağımız otostopçu, bir şartlı tahliye mahkumu. | Open Subtitles | سجين مطلق سراحه هو لا شىء |