| - Sizi karşılamak için yola çıkmışlardı. - Bu çok rahatlatıcı bay başkan. | Open Subtitles | لقد ركبوا جيادهم للترحيب بكم هذا مطمئن جدا ً سيدى العمدة |
| Bu bilinen kelimeler her Smallville Lisesi mezuniyet konuşmasının başlangıcıdır ve kasten kullanıyorum çünkü konuşmamın geri kalanı o kadar rahatlatıcı olmayacak. | Open Subtitles | هذه الكلمات المألوفة دائماً ما تفتتح بها خطب التخرج وقد استخدمتهم متعمدة، لأن بقية خطابي لن يكون مطمئن إلى حد كبير |
| Ne rahatladım. Tamam, bu sohbet yeterince uzadı. | Open Subtitles | يا له من كلاماً مطمئن حسناً, هذا ليس مخجلاً على الإطلاق |
| Peki, biraz rahatladım... çünkü çok kötü bir gün olsaydı... telafi etmek için seninle seks yapmak zorunda olduğumu düşünebilirdim. | Open Subtitles | هذا مطمئن لأنه لو كان يوم سيء ربما سأعاشرك جنسياً للمصالحة |
| Beklediğiniz gibi atomlar güven verici bir şekilde katı yuvarlak toplar halinde. | Open Subtitles | هذه الذرات تبدو كما تتوقعه بشكل مطمئن كرات مصمتة من مادة ما |
| - İçim pek rahatladı doktor. | Open Subtitles | مطمئن جداً يا طبيب |
| Sevdiğiniz insanların, kimsenin onlara zarar veremeyeceği yataklarında uyuduğunu bilmek, huzur verici, hatta rahatlatıcı bir şeydir. | Open Subtitles | هنالك شيء مريح, وأيضاً مطمئن بمعرفتك أن الأشخاص الذين تحبهم نائمون في أسرّتهم حيث لا يمكن لشيء أن يأذيهم |
| Bunun düşündüğün kadar rahatlatıcı bir şey olmadığını anlamışsındır. | Open Subtitles | انت تدرك ان ذلك لا يبدو مطمئن كما ظننته سيكون |
| Böylesi daha güven verici ve rahatlatıcı olduğu için. | Open Subtitles | يعيّنون معانيًا للأمور دونما علم، لأنّ ذلك مطمئن ومعزٍّ. |
| Dünyada birkaç iyi insanın kaldığını görmek ne kadar rahatlatıcı. | Open Subtitles | كم هو مطمئن حقا أنه لا يزال هناك بعضالناسالطيبينفيهذاالعالم. |
| Sands'in Rebecca'nın babasını öldürdüğü bilgisiyle yaşamak derecesinde kötüye yani gecenin kaçında, hangi kapıdan çıkarsam çıkayım New York'un hala canlı olduğunu bilmek rahatlatıcı oluyor. | Open Subtitles | واود ان اقول ان العيش مع معرفة ان ساندس قتل والد ريبيكا تشعر بالسوء شئ مطمئن ان تعرف انه يمكنك الخروج من اي باب |
| İnsanların, polisin takip etmediğini hissetmesi çok rahatlatıcı olmaz. | Open Subtitles | الامر غير مطمئن إذا شعروا الناس أن الشرطة لا تسيطر على الامور |
| - Çok rahatladım. Sağ ol. - Rahatla, Hemingway. | Open Subtitles | ـ هذا شيىء مطمئن جداً ـ إسترخى يا رجل |
| - Amma rahatladım. - Sessiz olun. | Open Subtitles | ـ يا له من شىء مطمئن .. ـ هدوء. |
| - Hiç düşünmedim. - Hem tırstım hem de rahatladım desem. | Open Subtitles | كلا، على الإطلاق - أنا خائف وغير مطمئن - |
| - Bu çok güven verici oldu. | Open Subtitles | سيعود للانفجار في وجهك يا رجل هذا مطمئن جدا |
| Çok olumlu konuştu. - İçim rahatladı. | Open Subtitles | كانت متفائلة جداً - هذا مطمئن - |
| Sen de onun dostun olduğunu bilir, geceleri rahat uyursun. | Open Subtitles | وبإمكانك حينها النوم مطمئن البال لأنه كان صديقك |
| - Bunu duymak beni rahatlattı. - Davranışlarıyla değerlendirirsin. | Open Subtitles | هذا أمر مطمئن - بل يكون الحكم عليهم من خلال تصرفاتهم - |
| Teşekkürler, bu çok rahatlatıcıydı. | Open Subtitles | وحدة العائلة الواحدة غير المدركة مسبقا شكرا لك, فذلك مطمئن جدا |
| Güç huzurlu uykuyla geçen Gecelerde | Open Subtitles | تكمن القوة في الليالي نقضيها بضمير مطمئن |
| Laylaylom bir okuldan çıkma bir pazarlamacı olarak çok rahatlattın beni. | Open Subtitles | ذلك مطمئن جدا قادم من متخصصة بالتسويق في جامعة الحفلات |
| Çok rahatlattınız. | Open Subtitles | كم هذا مطمئن |