| Yani, katlamayı nereden yapacağımızı belirleyerek form üzerindeki gücümüzü ortaya koyuyoruz, ama özünde katlanmış bir kübe bakıyorsunuz. | TED | حيث أننا نتحكم في الشكل بتحديد الموضع الذي نقوم فيه بالطي، ولكن أساسا ما ترونه هو مكعب مطوي. |
| Bu çizgi figürden bir şekilde katlanmış şekli elde etmeliyim, aslının her parçasına bir kısım karşılık gelmeli, her bacağına karşılık bir çıkıntı/kulak. | TED | و من صورة العصا تلك، علي بشكل أو آخر أن أحصل على شكل مطوي بحيث يحتوي على جميع أجزاء المادة جنيح متحرك لكل ساق |
| Önceki altısı gibi, bu kurban yarısı temizce katlanmış olarak bulundu. .. | Open Subtitles | مثل الستة الذين قبله أيضا كان مطوي الى نصفين |
| Her şey sanki bunun eğitimini almışçasına güzelce katlanmış. | Open Subtitles | كل شيء مطوي بإتقان على الرغم من انها تخص مستخدماً متدرباً |
| Benim çamaşırlarım temiz, katlanmış ve kaldırılmış. Seni paçavra! | Open Subtitles | غسيلي نظيف ، مطوي وموجود في الخزانة ، أيتها الوغدة |
| katlanmış bir şekil edle ediyorsunuz -- burda bir hamam böceği. | TED | تشكل القاعدة تحصل على شكل مطوي... وفي هذه الحالة تحصل على"الصرصار" |
| Tekerlekler üzerinde katlanmış bir yatağı iten bir hizmetli görüyoruz. | Open Subtitles | ...فنرى نرى الحاجب يدفع فراش مطوي على عجلات |
| Benim ihtiyarın bayrağı şömine üzerinde katlanmış durumda. | Open Subtitles | ما تبقى من أبي علم مطوي على رف |
| katlanmış. | Open Subtitles | انه مطوي |