| Sonunda, uzayın gölgesinden 10 adet karanlık, yıldızsız gezegen ortaya çıktı. | Open Subtitles | في النهاية، ظهرت عشرة كواكب معتمة بلا نجوم من عتمة الفضاء |
| Sizleri, hep beraber karanlık bir kıtayı ziyarete davet ediyorum. | TED | أود أن أصطحبكم في زيارة إلى قارة معتمة. |
| Öyle görünüyor ki gerçeklikte karanlık, boş bir ortam, yararlı bilgiler ile dolu, bir harikalar sandığı olabilir. | TED | ماقد يبدو بيئة معتمة وفارغة قد يكون في الواقع صندوقًا من العجائب مليئًا بالمعلومات المفيدة. |
| # Nanda'nın güzel Esmer oğlu, aziz Krishna. # | Open Subtitles | أو شمس معتمة جميلة لناندا، المحبوب كريشنا |
| Şimdi de renkli camlı, siyah Suburban'la geleceklerini söylersin sen. | Open Subtitles | هل ستخبرني انه سيصل بسوبربان سوداء ذات نوافذ معتمة |
| Pencereler karartılmış | Open Subtitles | {\cH00FFFF}نوافذ معتمة |
| Her zaman karanlık. Bilim yapmalılar. | TED | فهي دائما معتمة. عليهم القيام بأعمال البحث وعليهم واجبات كثيرة. |
| Prizmadan ayrılan güneş ışığına yakından bakarsanız, renk şeritlerinin olmadığı karanlık aralıklar görürsünüz. | TED | إذا نظرتم عن قرب إلى ضوء الشمس المنقسم من خلال موشور، فسوف ترون فجوات معتمة تفتقد شرائط من الألوان. |
| Buradaki yıldızları görmem için bu karanlık yeter sanırım. | Open Subtitles | لا بد أن السماء معتمة بما فيه الكفاية هنا لرؤية النجوم |
| Hayır bu röntgen gölgeleri bunların kemik olması için fazla karanlık. | Open Subtitles | هذه الظلال الشعاعية معتمة جداً بالنسبة للعظام |
| Düşünün bir, maskeli balo olacak. karanlık, hepimiz maskeler takacağız. | Open Subtitles | فكروا بالأمر، إنها حفلة تنكرية ستكون الأجواء معتمة جميعكم سيرتدي اقنعة |
| Çünkü Beth'in yaptığı her şeyin doğasında karanlık bir dürtü vardır. | Open Subtitles | لأن كل ما تعمله "بيث" ينبثق في خَلَدها من دوافع معتمة. |
| Zifiri karanlık olur ve nerede olduğunuzu bilemezsiniz. | Open Subtitles | انها معتمة للغاية وتفقدك الشعور بمكان تواجدك |
| Dışarısı çok karanlık ve beyni boşlukları dolduruyor olabilir. | Open Subtitles | كانت معتمة للغاية هناك و ربما تخيل عقله ذلك |
| Bir dahaki sefere bebeğini karanlık bir dolabın içinde emziririm. | Open Subtitles | حسنا,المرة القادمة,سأطعم طفلك داخل خزانة معتمة |
| -Dışarısı zifiri karanlık. En azından geldi neyse. -O zaman... | Open Subtitles | ـ إنه معتمة تماماً، على الأقل لدينا إنارة ـإذاً،لابُد.. |
| karanlık ve kasvetli bir çevrede büyümüş gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | انت تبدين كما لو انك ترعرت في بيئة معتمة و باهته |
| Esmer, çok güzel bir kız. Tıpkı kalp atışlarıma benziyordu. | Open Subtitles | " أي بنت جميلة معتمة هي، مثل ضربةِ قلبِي هي " |
| "Esmer, çok güzel bir kız. Tıpkı kalp atışlarıma benziyor." | Open Subtitles | " أي بنت جميلة معتمة هي، مثل ضربةِ قلبِي هي " |
| Keşke camlar siyah olmasaydı da insanlar bizi görebilselerdi. | Open Subtitles | تمنيت لو أن النوافذ لم تكن معتمة ليستطيع الناس رؤيتنا هنا بالداخل |
| karartılmış camlı. | Open Subtitles | ونوافذ معتمة. |
| Düz bir yer bul. İnelim. | Open Subtitles | الرؤية معتمة جداً ، أنزلني إلى الأرض |