| Ve oyuncağı kimin denediğinin önemi olmayacak, oyuncak bozuk izlenimi verecek. | TED | والغرض من ذلك أنه لا يهم من يجرب تشغيل اللعبة، لكونها معطلة أصلاً. |
| Sanırım çağrı cihazı hala bozuk. Ben de en sonunda pes ettim. | Open Subtitles | أعتقد أن آلته المجيبة معطلة لذلك توقفت عن المحاولة. |
| Yürüyordum. O da oradaydı. Arabası bozulmuş. | Open Subtitles | أنا كنت أمشي وهو كان هناك سيارته كانت معطلة وتناولنا برجر العيد |
| Bu lanet makinelerden bugün üç tanesi bozuldu. | Open Subtitles | لدي ثلاث من هذه المكائن اللعينة معطلة اليوم |
| Hala çalışmıyor, efendim. Bütün devreler ölü. | Open Subtitles | مازالت معطله يا سيدى دوائر التشغيل معطلة يا سيدى |
| Sabit bir yörüngede, kalkanlar ve ilahlar kapalı, ve hiç bir elektro-magnetik yayım yok. | Open Subtitles | أنه في مدار مستقر الدروع والأسلحة معطلة,ولا تصدر إشارات كهرومغناطيسية |
| - Hiçbir şey yok. Tüm sistem çöktü. - Belki de elektrik şirketini aramalıyız, ha? | Open Subtitles | لا شيء الشبكة معطلة هل نطلب شركة الكهرباء |
| arızalı ekipmanla ilgili şikayetlerini bakım bölümüne iletmeni tavsiye ederim, savcı bey. | Open Subtitles | إذا كان لديك مشاكل مع معدات معطلة أقترح أن تكلم الصيانة |
| Şimdi bozuk ama eskiden çok iyi çalışırdı. | Open Subtitles | إنها معطلة الآن لكنها كانت تمتاز بتوقيت جيد |
| Bilgin olsun, Bulaşık makinemiz bozuk. | Open Subtitles | لمعلوماتك، غسالة الأطباق الكهربائية لدينا معطلة |
| Yol işareti yok ve harita ekranım bozuk halde. | Open Subtitles | ما من إشارات سير على الطريق، وشاشة خريطتي معطلة |
| Çöp öğütücü bir yılı aşkın zamandır bozuk. Biz alıştık. | Open Subtitles | فماكينة الصرف معطلة منذ أكثر من عام و نحن نوعاً ما اعتدنا على ذلك |
| Hayır! Görünmezlik motoru bozulmuş olmalı! | Open Subtitles | أوه، لا، لا شك أن آلة التحكم بالاخفاء معطلة |
| Ama 10 dakikadır buradayız. Trafik lambası bozulmuş. | Open Subtitles | نعم, ولكننا هنا من عشر دقائق الاشارة معطلة |
| Ve şu an inanır mısınız bilmem arabamız bozuldu. | Open Subtitles | والان اذا كان بإمكانك ان تصدق هذا سيارتنا معطلة |
| Telefon yok... ..arabam bozuldu ve yardım bulmak için yürüyemem. | Open Subtitles | ليس لدي هاتف و سيارتي معطلة و لم أستطع أن أمشي للبحث عن النجدة |
| Telsiz bağlantılarımız çalışmıyor. Çalışmıyorlar. | Open Subtitles | إن إتصالات الراديو الخاصة بنا معطلة إنها معطلة |
| 20 ila 30 arasında ve iç radarlar kapalı. | Open Subtitles | بين العشرين و الثلاثين لكن المستشعرات الداخلية لا تزال معطلة |
| Her sey. Kesinlikle her sey. Bütün telefonlar çöktü. | Open Subtitles | كل شئ ، كل شئ تماماً كل الهواتف معطلة |
| Sıçrama yeteneğimizin arızalı olduğunu açıkladın mı? | Open Subtitles | و هل شرحت لهم أن قدرات القفز لدينا معطلة |
| Korku katının tümü devre dışı kaldı. Bundan kötü ne olabilir ki? | Open Subtitles | قاعة رعب بأكملها معطلة كيف يمكن أن يسوء الأمر أكثر؟ |
| Bizim telefon hattımız ve elektriklerimiz kesik ve sokaklarda başıboş gezen bir katil var. | Open Subtitles | جميع هواتفنا وخطوط طاقتنا معطلة ولدينا قاتل طليق فى الشّوارع |
| Tank saplandı kaldı Çavuş! | Open Subtitles | الدبابة معطلة, ايها القائد! |
| Yurtta kalmadım, pervaneler bozuktu. | Open Subtitles | ليس في السكن الداخلي المراوح كانت معطلة |
| - Belki bozuktur. - Söylediğin bu mu? | Open Subtitles | ــ قد تكون معطلة ــ هل هذا ما تقولين؟ |
| Sol tarafa elektrik gitmiyor galiba! Ben elle hallederim! | Open Subtitles | يبدو أن الأجهزة معطلة في الجانب الأيسر ، سأتعامل مع الأمر يدويا |
| Selam, ahbap. Lavabonuzun bozulduğunu duydum. | Open Subtitles | مرحباً يا صاح، سمعت أن لديكم مغسلة معطلة |
| - Belki de iletişim araçları bozulmuştur. | Open Subtitles | ربما إتصالاته معطلة |