"معلومات مهمة" - Translation from Arabic to Turkish

• önemli bilgiler
• bir bilgiye
• önemli bilgi
• önemli bilgiyi
• önemli bir
• önemli bilgileri

Onlardan çok önemli bilgiler alacaktık... ama suç ortaklarının ölümü... bizim için büyük bir aksilik oldu.
.. سنحصل على معلومات مهمة منهم .. و لكن موت الشركاء في الجريمة خطوة كبيرة للوراء بالنسبة لنا

İlacı bitirmek için gereken önemli bilgiler parmaklarımdan kayıyor, ama Eskiler'den biri olarak yaşadığım tecrübelerin ufak ayrıntıları hala zihnimdeler.
معلومات مهمة تلزمني لإعداد العلاج ..تتلاشى بسهولة بينما التفاصيل التافهة ..لتجربتي كأحد القدماء لا تزال حاضرة في ذهني

Hayır, ölmemeli, ölmemeli! Hayati bir bilgiye sahip.
كلا, لا يجب.لا يجب أن يموت لديه معلومات مهمة

Biz buna aşırı önemli bilgi diyoruz!
هذا ما نسميه معلومات مهمة للغاية أنا لا أعرف , حسنا؟

Ailenin bu önemli bilgiyi gizleme hakkı olduğunu mu düşünüyorsun?
اذا تعتقدين ان العائلة فعلت الصحيح لإخفاء معلومات مهمة عن بعضهم البعض؟

Sizi ailenizden alı koymak istemem, ancak bayan Gillespie'ye sevdiği birisi hakkında çok önemli bir bilgi vermeliyim.
لا أريد أن أقنص وقتاً من عائلتك و لكن لدي معلومات مهمة جداً من أجل السيدة غلاسبي تتعلق بحبيبها

Bazı önemli bilgileri de ele geçirmişsin sanki.
بالإضافة إلى أنك حصلت على معلومات مهمة من الاجتماع الذي عقداه

Bayan Culper'da, içinde bayrağın nerede olduğuna dair önemli bilgiler bulunan bazı mektuplar var gibi görünüyor.
من الواضح ان السيدة لديها رسائل تحوي معلومات مهمة عن مكان الراية

Sizinle paylaşacağı önemli bilgiler var. Bana eşlik eder misiniz?
لديه معلومات مهمة ليطلعكِ عليها هلا أتيتِ معي؟

Savaş hakkında önemli bilgiler bildiğini iddia ediyor.
تدَّعي بأنها تمتلك معلومات مهمة عن الحرب

Benden önemli bilgiler saklıyorsun Kim olduğun, nereli olduğun,
أقوى مما أفعل عادةً لقد أخفيت عني معلومات مهمة للغاية

Ulusal Güvenlik'in işine yarabilecek bir bilgiye sahip olduğunu söylemiş.
قائلًا أنَ لديه معلومات مهمة تخص الأمن القومي

- Kız hakkında pek bir bilgiye ulaşamadım.
. لم أحصل على معلومات مهمة عن الفتاة

Biliyorsun, bu kadın vaka ile ilgili önemli bilgi sahibi olabilir.
تعلمين, تلك المرأة ربما لديها معلومات مهمة تخص القضية.

Fark eder; çünkü bu önemli bilgiyi öğrenmek isterdim.
أنه مهم ، لأن تلك معلومات مهمة أود معرفتها

Bunların hiçbiri çok önemli bilgiyi sakladığın gerçeğini değiştirmiyor.
لا شيئ من هذا يغير الحقيقة انت تبقي معلومات مهمة مني

Dr. Blake cep telefonunu açmıyordu ve teslim etmen gereken önemli bir bilgi vardı.
هاتف الدكتورة بليك الخلوي لا يجيب ولديك معلومات مهمة لتسليمها

Yüzbaşı Massey ona araştırdığı davayla ilgili önemli bilgileri olduğunu söylemiş. Fakat bu sabah sözleştikleri görüşmeye gelmemiş.
الملازم (ماسي) قال أنه يملك معلومات مهمة حول قضيتها ثم لم يضهر هذا الصباح للأجتماع المحدد تاريخه مسبقاً.