| Geç saatte Onunla bu şekilde bir konuşma hatırlamıyorum. O dönem olmadı. | Open Subtitles | لا أتذكر أية ليالي مؤخراً معه كان لنا حديث من القلب للقلب |
| Eğer torunum hakkında bir şeyler bilseydim Onunla Avrupa'ya asla gitmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أبدا ذهب إلى أوروبا معه كان يعرف عن حفيدي. |
| Onunla çok kavga ettim, doğru. Bazen çekilmez oluyordu. | Open Subtitles | ،بالتأكيد تخاصمت معه كان مزعجاً في بعض الأحيان |
| Onunla çalışırken, kendini masum insanları kurtarmaya adamıştı. | Open Subtitles | عندما عملت معه, كان همه الوحيد إنقاذ أرواح الناس البريئة |
| Onunla geçirdiğim tek zaman, kavga esnasındaydı. | Open Subtitles | الوقت الوحيد الذي قضيته معه كان خلال ضربه |
| Sen Onunla konuştuktan sonra öldürülmeye çalıştığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل عرفت أنه بعد محادثتك معه كان هناك محاولة لقتله؟ |
| Onunla ne zaman konuşmak istesem bir sosisli alıp beni sustururdu. | Open Subtitles | و كل مرة أحاول فيها الكلام معه كان يشتري لي النقانق فقط ليجعلني أصمت |
| Onunla konuşmaya çalıştığımda ise... konuyu değiştirdi. | Open Subtitles | .. وعندما كنت أحاول أن أتناقش معه كان يغير الموضوع |
| Onunla o anlaşmayı yaptığımızda bir şeylere karar veren bizdik. | Open Subtitles | حين أبرمنا تلك الصفقة معه كان قرار كلينا |
| Buraya, madene gelmek, Onunla yaptığım tek şeydi. | Open Subtitles | أعني، القدوم إلى المنجم معه كان كل ما أملك |
| Buraya, madene gelmek, Onunla yaptığım tek şeydi. | Open Subtitles | أعني، القدوم إلى المنجم معه كان كل ما أملك |
| Onunla uğraşmanın çok adice bir hal almasından nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا فقط اكره الَتعاملُ معه كان لا بُدَّ أنْ يُصبحَ مستوى واطئَ . |
| Onunla çıkmamalıydım, bunu yapmamalıydım! | Open Subtitles | ،لم يكن يجب أن أخرج معه ! كان يجب أن أكون ذكية |
| Onunla en son çaylak yılında konuşmuştum. | Open Subtitles | أخر مرة تحدثت فيها معه .. كان يوم " الطالب الجامعى الجديد" |
| Onunla konuştuk. Whistler yangınında Craig Hill ileydi. | Open Subtitles | لقد تحدثنا معه كان شريكه في العملية |
| Onunla olmak bir şiir kadar harikaydı. | Open Subtitles | كوني معه كان كالسونيته " السونيته = قصيدة غنائية " |
| Onunla olanın iyi bir şey olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدت أن ما حدث معه كان شيئ جيد |
| Konuştuğunuz adam buraya beni öldürmek için gönderilen bir hilebazdı. | Open Subtitles | الرجل تكلّمت معه كان منتحلا أرسل هنا لقتلي. |
| Konuşacak kimsesi yoktu ve bir çeşit yönlendirme arıyordu. | Open Subtitles | وبما أنه لايوجد أحد ليتحدث معه كان يبحث عن علامةٍ ما |