| Çünkü sen beraber çalıştığın bir sürü kişiyle seviştin ve bu seni korkutmadı. | Open Subtitles | لأنك مارست الجنس فعلا مع الكثير من الناس بالعمل و لم يفزعك ذلك |
| Bürokratik okul sistemlerinde, öğretmenler genellikle, ne öğretecekleriyle ilgili bir sürü talimatla sınıflarda yalnız bırakılıyorlar. | TED | في الأنظمة المدرسية البيروقراطية، غالبا ما يُتْرَكُ المدرسين بمفردهم بالأقسام مع الكثير من التوجيهات حولما يجب تدريسه. |
| Ve diyelim ki bu adamların cesetlerini hemen El Paso dışında... üzerilerinde bir sürü para ile bulsa? | Open Subtitles | و على افتراض انه وجد جثث الرجال خارج ال باسو مع الكثير من المال معهم |
| Eğer bu bir okyanus gezegeniyse ve biz sadece küçük bir azınlıksak bu insanoğlunun düşündüğü bir çok şeye müdahele ediyor. | TED | اذا كان هذا كوكب محيط ولدينا فقط أقلية صغيرة من هذا الكوكب، انه فقط يتعارض مع الكثير من ما تعتقده الانسانية. |
| Bunun bol çocuklu güzel bir ailenin başlangıcı olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف انه بداية لعائلة رائعة مع الكثير من الاطفال الرائعين |
| Büyük bir nükleer bomba içinde çok fazla radyasyon barındıran, | Open Subtitles | انها عباره عن قنبله نوويه ضخمه مع الكثير من الاشعه بداخلها |
| Sadece annemle babamın ölümünden sonra bir sürü sorumlulukla beyninden vuruldu. | Open Subtitles | هو فقط ينضغط مع الكثير من المسؤوليات بعد وفاة امي وابي هو لم يتعود على ذلك |
| Sende kapıda bir sürü çocukla beni bekliyorsun avsız dönmemden korkuyorsun. Çok çekici. | Open Subtitles | و أنت تنتظريني عند الباب مع الكثير من الأطفال و هم يتدافعون عند أقدامك |
| Senin gibi bir sürü gençle birlikte oldu o, çikolata gibi yer seni. Kaşık? | Open Subtitles | لقد كانت مع الكثير من الشباب أمثالك، سوف تلتهمك مثل الشيكولاته |
| bir sürü arıyla trajik ve romantik bir hayatı mı vardı? Öyle. | Open Subtitles | هل لديها حياة مأساوية أو رومانسية مع الكثير من النّحل ؟ |
| - bir sürü insanla çıkıp geldiniz, pizzalar ve pasta ve şimdi evimiz çöp içinde. | Open Subtitles | لقد اتيتم مع الكثير من الناس , والبيتزا , والكيك والآن منزلنا مدمر |
| "Büyüyünce bir sürü yabancı adamla sikişeceğin, | Open Subtitles | عندما أكبر ,أريد ممارسة الجنس مع الكثير من الرجال الغرباء |
| Babamın bir sürü parası var. | Open Subtitles | مع الكثير من الحديث أبى لديه الكثير من المـال |
| Beni bir sürü angarya iş ve ipotekle baş başa bıraktı. | Open Subtitles | تركتني مع الكثير من الٔاعمال ورهن كبير |
| Kaynağım, adamın çoğu zaman yanında bir sürü adamla orada olduğunu söyledi. | Open Subtitles | مصادري تقول بأنه هناك معظم الوقت مع الكثير من الدّعم |
| Diyelim ki bu adamların cesetlerini El Paso dışında üzerilerinde bir sürü parayla buldu? | Open Subtitles | و على افتراض انه وجد جثث الرجال خارج ال باسو مع الكثير من المال معهم ماذا سيظن المأمور |
| bir çok kızla yatıyorum ama seninle sevişiyorum. | Open Subtitles | أنام مع الكثير من الفتيات، لكن أعمل الحب معك |
| Siz bunu bir çok çocukla çok iyi şekilde yaptığınız için, annesi iyileşene kadar onu himayeniz altına alacağınızı umuyoruz. | Open Subtitles | بما أنكما قد نجحتما مع الكثير من الأطفال. كنا نأمل أن تتبنوه إلى أن تشفى أمه. |
| Operanın içerisinde, bol doğal ışık alan bir lobi bulunuyor; burada yarı açık yarı kapalı alanın keyfini çıkarabiliyorlar ve çevrelerindeki güzel manzarayı görebiliyorlar. | TED | داخل الأوبرا، لدينا هذا الرواق مع الكثير من الضوء الطبيعي، ويمكنهم الاستمتاع أيضًا بهذا الفضاء الداخلي والخارجي، ويمكنهم أن يروا جمال المنظر من حولهم. |
| Belki de ben çok fazla barmenle yatmışımdır. | Open Subtitles | ربما كنت قد أنام فقط مع الكثير من السقاة. |
| O kadar çok dulla konuştum ki hepsi de bir zamanlar hayat doluydu. | Open Subtitles | أعني أنني جلست مع الكثير من الأرامل اللائي اعتدن أن يكنّ مغمورات بالحياة |