| Bryce Larkin öldüğü ve şu anda odamda kız arkadaşımla sevişmediği için minnettarım. | Open Subtitles | انا ممتن لان لاركن برايس ميت وليس حاليا في غرفتي مع صديقتي الجديده |
| Ve son ihtiyacım olan şey, ofiste kız arkadaşımla bir kavga. | Open Subtitles | وآخر ما أريد هو هو التشاجر مع صديقتي هنا في المكتب |
| Şey, eski kız arkadaşımla daha yeni böyle bir şey yaşadım, ve bir felaketti. | Open Subtitles | حسناً، لقد مررت بتجربة كهذه مع صديقتي الأخيرة، ولقد كانت كارثة |
| Kız arkadaşım ve kocasıyla bu kadar iyi vakit geçirebileceğimi hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | أتعرفون, لم أعتقد مطلقا أنني سأقضي وقت طيب متسكع مع صديقتي وزوجها |
| Çünkü kız arkadaşımla beraber İsrail'e taşınıyorum ve önümüzdeki hafta orada olmamı bekliyor. | Open Subtitles | لأنني أنتقل إلى " إسرائيل " لأكون مع صديقتي إنها تنتظرني الأسبوع القادم |
| Öbür balık da uzun zamandır haberim olmadan en iyi arkadaşımla birlikte yumurta döküyordun. | Open Subtitles | والذي يتكاثر مع صديقتي ليلاً ونهاراً من وراء ظهري |
| kız arkadaşımdan ayrıldım ve bu Laura'nın posta kutusu. Laura Newton. | Open Subtitles | لقد إختلفت مع صديقتي وهذا صندوق بريدها، إنها لورا |
| kız arkadaşımla sorunlarım var. | Open Subtitles | لديّ بعض المشـكلات مع صديقتي. هل انفصلتمـا؟ |
| Üniversiteden yeni mezun olmuştum ve kız arkadaşımla bir kefede çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت تخرجت لتوا من الجامعة .. و كنت اعمل في مقهى مع صديقتي |
| Bir kız arkadaşımla yemeğe çıkmaktansa senin arkadaşlığını tercih ederim. | Open Subtitles | بدلاً من أن يتعشى بالخارج مع صديقتي أفضل شركتك |
| işim, kariyerim, ve belki de kız arkadaşımla olan ilişkim bile | Open Subtitles | عملي، حياتي المهنية، صديقتي ربما علاقتي مع صديقتي |
| Çünkü eski kız arkadaşımla çok zaman geçiriyordum. | Open Subtitles | لأنّي أقضي الكثير مـن الوقت مع صديقتي السابقة |
| Çünkü kız arkadaşımla tartıştım ve o geri döndüğünde burada yalnız olmak istiyorum, tamam? | Open Subtitles | لأنني تشاجرت مع صديقتي وأريد أن أكون وحدي عندما تعود |
| Priya, aslında biz kız arkadaşımla bir hafta önce ayrıldık. | Open Subtitles | بريا, في الواقع لقد تشاجرتُ مع صديقتي الأسبوع الماضي |
| kız arkadaşımla yemek yemeye tabii ki. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لتناول الطعام مع صديقتي حتماً |
| Biliyorum. Şimdi kusura bakmazsan, kız arkadaşımla sevişmem gerekiyor. | Open Subtitles | انا اعلم,الآن إعذرني عليَّ ان اتبادل القبل مع صديقتي |
| Bununla ilgili kız arkadaşımla konuşmam gerek çünkü yaz planlarımızı henüz konuşmamıştık ve muhtemelen beraber karar vermeliyiz, bu yüzden- | Open Subtitles | لا بد ان اتحدث مع صديقتي الحميمة في هذا الأمر لاننا لم نناقش خططنا الصيفية بعد وربما يجب ان نقررهم معا |
| Gördün mü, kız arkadaşımla konuştuğunu hiç duymadım. | Open Subtitles | لأني لم أسمع الإعاقه عندما كنت تتحدث مع صديقتي |
| Son zamanlarda epey yoğundum kız arkadaşımla vakit geçirmeler falan. | Open Subtitles | كنت منشغلاً كثيراً فحسب، كما تعلم، أقضي وقتاً كثيراً مع صديقتي. |
| Kız arkadaşım ve kocasıyla bu kadar iyi vakit geçirebileceğimi asla tahmin etmezdim. | Open Subtitles | أتعرفون, لم أعتقد مطلقا أنني سأقضي وقت طيب متسكع مع صديقتي وزوجها |
| Tatile kız arkadaşımla beraber gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب مع صديقتي |
| O heykelde kız arkadaşımla birlikte fotoğrafım vardı. | Open Subtitles | تصوّرتُ مع صديقتي على هذا النحت من قبل |
| Babam öldürüldü, ve ben kız arkadaşımdan ayrıldım. | Open Subtitles | قتل والدي، وكسرت للتو مع صديقتي. |
| Wolowitz ile Stuart felç oldu, Noel Baba öldü ve ben de sevgilimle sevişmek yerine bunu seçtim. | Open Subtitles | إذن، "ولوويتز " و "ستورات" مشلولان و "سانتا" مات وأنا إخترت هذا بدلًا من ممارسة الجنس مع صديقتي |