Bizler hiçbir sınırın engelleyemeyeceği, insan taşıma işiyle uğraşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتعامل مع قضية مهمة كالنقل البشري حيث لا حواجز تمنعنا |
Sürekli taşındığımız için bütün o can sıkıcı veda işiyle uğraşmam gerekmedi. | Open Subtitles | مع كوننا ننتقل دائماً , لم أضطر للتعامل مع قضية الوداع |
Sürekli taşındığımız için bütün o can sıkıcı veda işiyle uğraşmam gerekmedi. | Open Subtitles | مع كوننا ننتقل دائماً , لم أضطر للتعامل مع قضية الوداع |
Soruşturduğumuz silah kaçakçılığı işiyle ne ilgisi var bunun? | Open Subtitles | و ما الرابط مع قضية تجارة الأسلحة التي تتحرين عنها؟ |
Yeni avukatlar Bay Frobisher'ın davasına hazırlanmaya yeni başladılar. | Open Subtitles | محامين جدد بدأو للتوّ (ليتأقلموا مع قضية السيد (فروبشر |
Collier'ın davasına bakan Teğmen Devore ile Ahlak Polisi merekezindeyen konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع الملازم ( ديفور ) التي تعاملت مع قضية ( كولير ) سابقاً عندما كانت في النيابة |
Bir yürüyüşe falan çıkmalıyız ve bu ölüm işiyle uğraşmalıyız... hem de güzel, kasvetli ve yağmurlu bir günde. | Open Subtitles | علينا ان نتمشى او ما شابه و ان نتعامل مع قضية الموت هذه في يوم جميل كئيب ماطر |
Evet, özellikle şu iğrenç... ceset işiyle uğraştığı için. | Open Subtitles | نعم خاصة انه يتعامل مع قضية الجثة الشنيعة |
İyi de Mike, Vaughn işiyle meşgulken bize ekibe almak için yalnızca Fi kalıyor. | Open Subtitles | لكن بتعامل (مايك) مع قضية (فون) كل ما لدينا من فريق هو (في) |
- Dinle, Saul işiyle uğraşmam gerek. | Open Subtitles | -سأذهب للتعامل مع قضية (صول ) |