Kaptan, kendinizin, sizi bekleyen şeyle baş edecek kadar... akıllı olmadığınızı görebilirsiniz. | Open Subtitles | كابتن ربما تجد أنك لست بالمهارة الكافية لتتعامل مع ما قد يواجهك |
Ama Thorne'un sakladığı şeyle ilgili bir bağlantısı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | و لكنني أعرف أنه مرتبط مع ما تحاول هي اخفائه |
"Kullanılmamış potansiyel" olarak isim verdiğim şeyle ruhun paylaşılan hassasiyetinin birleşiminden. | Open Subtitles | المشاركة الوجدانية اندماج مع ما أحب أن أسميه بالقدرات الغير مستغلة |
Bu bağdaştırmalar insanların bilinçli olarak düşündükleri şey ile aynı olmak zorunda değil. | TED | وهذا الربط ليس من الضروري أن يتوافق مع ما يفكر به الناس بإدراك. |
O zaman, belirttiğimiz ereklerin, aslında istediğimiz şey ile gerçekte uyuşmaması durumuna ''Kral Midas Problemi'' diyelim. | TED | سنُسمّي هذه القضيّة إذاً بقضيّة الملك مايدس قضيّةُ تحديد هدفٍ لا يتماشى فعلًا مع ما نريده حقًا. |
Hatta bazılarını gördükleri şeylerle baş edemeyip kendi hayatlarına bile son verdi. | Open Subtitles | بل ان بعضهم قتلوا أنفسهم لأنهم لم يقدورا التعامل مع ما رأوه. |
Dışarıda bizim uğraşmak zorunda olduğumuz şeylerle uğraşabilecek birini bulabilmemizin olasılığı nedir ki? | Open Subtitles | ما هي احتمالات أن يجد أحدنا شخص ما يمكنه التعامل مع ما نتعامل معه يوميا؟ |
Yaptığımız şeyle başa çıkmak için bir yol bulmak zorundayız. | Open Subtitles | سيجب على جميعنا أن نجد طريقةً للتعامل مع ما فلعناه |
Ve diğeri kibarca 'düşük kendine güven' dediğimiz ya da kibar olmayan şekilde 'kendi hakkında kötü hissetmek' diyebileceğimiz şeyle nasıl baş edeceğinizi söyler. | TED | و يخبرك النوع الآخر عن كيفية التكيف مع ما نسميه ادباً " قلة ثقة بالنفس " و نسميه وقاحة "شعورنا بالسوء تجاه انفسنا ." |
Tony, kendine yaptığın şeyle yaşayamam. | Open Subtitles | . تونى , أنا لا أستطيع العيش مع ما يحدُث لك |
Büyük bir denizci, ta ki, tüm erkekleri rahatsız eden şeyle başı derde girene kadar. | Open Subtitles | بحار عظيم حتى تورط مع ما يوقع بكل الرجال |
Bence gayet iyi ilgileniyorsun ve yaptığı şeyle aynı fikirdesin ve bunu yapmakla Başkan'ın hayatını tehlikeye atmaya razısın. | Open Subtitles | السياسة ليست إهتمامى أعتقد أنها ستكون إهتمامك وأعتقد أنك تتفق مع ما تفعله هى وأنت تنوى المخاطرة بحياة الرئيس لتحقق ذلك |
Yaptığımız şeyle ilgilenmek zaten yeterince güç. | Open Subtitles | ومن الصعب بما فيه الكفاية إيلاء اهتمام مع ما نحققه الآن. |
Tıbbi deliller, tahmin ettiğim şeyle uyuşuyor yani maktul şeytan çıkarma ayinine kurban gitmiş olabilir. | Open Subtitles | واحدة فقط. الدليل الطبي ثابت مع ما توقعت ايجاده |
Sekiz yaşında bir çocuk, evet bu şu anda baktğım şey ile uyuşuyor. | Open Subtitles | صبي عمره ثمانية سنوات, أجل هذا احتمال متوافق مع ما أنظر إليه |
Biz bunların zaman ölçeğini tam olarak bilemiyoruz, Fakat hepsi bildiğimiz her şey ile tutarlıdır. fizik kanunları, kimya kanunları, vb hakkında. | TED | إنّنا نجهل كثيراً المدّة الزمنيّة التي تستغرقها هذه الأشياء لكي تتطوّر ولكنّها جميعاً متلائمة مع ما نعرفه من قوانين فيزيائية، وقوانين كيميائية، وإلى آخره من أمور |
Bunun, düğün gününde olan şey ile ilgisi var mı? | Open Subtitles | هل لذلك علاقة مع ما حدث يوم زفافك؟ |
Bildiğimiz şeylerle bir bağlantısı var mı ya da takip edebileceğimiz bir ipucu veriyor mu bak. | Open Subtitles | ابحث عن أي شئ يرتبط مع ما نعرفه بالفعل ..أو يعطينا دليلاً حقيقياً يمكننا متابعته |
Yapmamız gereken şeylerle ilgili kafanda karışıklık oluştuysa özür dilerim. | Open Subtitles | آسف إن ساورك أي نوع من الارتباك مع ما هو مفروض أن نقوم به، فهمت ؟ |
Ve başkalarının düzeltilemeyen şeylerle yaşamalarına yardım eder. | Open Subtitles | و تساعد الآخرين على التعايش مع ما لا يمكن علاجه |