| Ama bunun bir pazarlık olduğunu görüyorum ve teklifi yükseltiyorum. | Open Subtitles | لكنني أرى أن هذه مفاوضات حسناً، سوف ألطف الأجواء قليلاً | 
| Yani kurtarma girişimi olmayacak. pazarlık yapılmayacak. Görev için teşekkür bile almayacaksın. | Open Subtitles | وهذا يعني لا وجود لمحاولات إنقاذ ولا مفاوضات ولا حتي أعتراف بخدماتك | 
| Sonuçta, askerî rakiplerimizle müzakere etmeliydik. | Open Subtitles | فى النهاية كنا سنضطر لأجراء مفاوضات مع خصومنا العسكريين | 
| Senin varsayımsal araştırman aylarca süren hassas görüşmeleri mahvedebilir. | Open Subtitles | تحقيق المشتبه قد يرجعنا أشهر للوراء في مفاوضات دقيقة هل تفهم هذا ؟ | 
| Herhangi bir anlaşma konusunda hiçbir yetkim yok. Taleplere yanıt veremem. | Open Subtitles | ليس لدي السلطة للرد على أي مفاوضات وقبول إي طلبات | 
| Duyduk ki İngiltere Navarre'a birliklerini yerleştirmek için sizinle pazarlık ediyormuş. | Open Subtitles | سمعنا بأن انكلترا قد اجرت مفاوضات معك لتمركز قواتها في نفار | 
| Başka pazarlık yok. Benimle tekrar iletişim kurmayı düşünmeyin. | Open Subtitles | لن يكون بيننا أى مفاوضات أخرى ولا تحاول الإتصال بى ثانية ً | 
| Burada çalıştığınızdan beri bazı şeyler değişti. Her parça için pazarlık yapmamız gerekecek. | Open Subtitles | الأشياء تغيرت منذ عملت هنا هذا يتطلب مفاوضات مع كل الأطراف | 
| pazarlık yapıyoruz, Ben teklifimi değiştiriyorum. | Open Subtitles | مائتان هذه ليست مفاوضات لقد غيرت رقمي بالفعل | 
| Rehinecilerin talepleri bizim yerine getirebileceğimiz ya da üzerinde pazarlık edebileceğimiz türden değil. | Open Subtitles | الطلبات التي المختطفون وَضعوا لَيستْ الطلباتَ التي نحن يُمْكِنُ أَنْ يَجتمعَ أَو يَتعاملَ معه أَو يَدْخلُ مفاوضات حول. | 
| Avukatı pazarlık sonucu, bizim yazdığımız $35lık bir çekle tuttular. | Open Subtitles | بعد مفاوضات قصيرة, إنتهى الأمر بشيك بـ 35$ منا لمحاميهم | 
| İngilizlerin bu kararı almasından kısa süre sonra Amerika ve Sovyetler Birliği de Naziler ile müzakere yapmama kararı aldı. | Open Subtitles | بعد فترة قليلة من القرار البريطاني إتفق الأمريكان والسوفييت أيضا أنه يجب ألا يكون هناك مفاوضات مع النازيين | 
| Evet ve müzakere ekibimiz bunu halletmek için çalışıyor. | Open Subtitles | أجل، ولدينا فريق مفاوضات يتولّى الأمر بالكامل | 
| Casus takası gibi bir şey müzakere ediliyor mu? | Open Subtitles | ماذا عن مفاوضات إطلاق سراح ؟ نوع من تبادل الجواسيس ؟ | 
| Lütfen hikâyeyi yayınlamayın. Yoksa barış görüşmeleri biter. | Open Subtitles | ارجو ان لاتنشروا الخبر ان فعلتم فستفشل مفاوضات السلام | 
| anlaşma pazarlığı sadece tetikleme noktasıydı. | Open Subtitles | لتسبب الصدمة العاطفية الشديدة مفاوضات المعاهدة كانت مثل ضغط الزناد | 
| Başka çalışan yok. Gizli görüşmeler için eşi benzeri olmayan bir yer. | Open Subtitles | لا يوجد غيرهم من الموظفين هذا هو المكان المثالي لإجراء مفاوضات سرّيّة | 
| 120 kartel mahkumunun bir saat icinde salıverilmesini ve Amerikalılarla görüşmelere son verilmesini talep ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يطالبون بإطلاق سراح 120 سجينا من المحتكرين في خلال الساعه القادمه بالإضافه إلى إنهاء أي مفاوضات جديده مع الأمريكان | 
| 1917 Temmuzunda, Alman parlamentosu Reichstag, ...Müttefiklerle barış görüşmesi yapılmasını talep eden bir yasa çıkarttı. | Open Subtitles | في يوليو 1917 البرلمان الألماني مرّر قرار يدعو إلى مفاوضات سلام مع الحلفاء | 
| Rus hükümeti bize görüşmelerin sürdüğüne dair güvence veriyor. | Open Subtitles | الحكومه الروسية توكد وجود مفاوضات في الوقت الحالي | 
| Böyle bir pazarlığa dahil oldunuz mu mesela Ruslarla falan | Open Subtitles | ،هل شاركت في أي مفاوضات على سبيل المثال مع الروس؟ | 
| Ayrıca maaş, sigorta, park yeri üzerine yoğun pazarlıklar yaptık. | Open Subtitles | بالإضافة إلى مفاوضات معقدة بخصوص الأجر والمزايا وموقف السيارة. | 
| Kurduğun pusu Dışişlerinin yaptığı müzakerelere zarar verdi. | Open Subtitles | ولكن مفاوضات الدولة تضررت بسبب الكمين الذى حدث معك | 
| Şu lanet ateşkes müzakereleri nasıl gidiyor? | Open Subtitles | مالذي يحدث مع مفاوضات الهدنة اللعينة؟ | 
| Prens Don Carlos evlilik görüşmelerine resmen başlamak için sizi buraya davet ettim. | Open Subtitles | الأمير دون كارلوس,لقد أستدعيتك هنا لنبداً مفاوضات الزواج. | 
| Dur tahmin edeyim, psikolojide yan dal yaptın iş görüşmelerinde sana üstünlük sağlayacağını falan düşünmüşsündür. | Open Subtitles | دعني أخمن، لديك خلفية في علم النفس تظن أنها ستعطيك الأفضليه في مفاوضات العمل |