| Çalmayı bitirdim ve sahneden indim, bir de ne göreyim, o süre boyunca fermuarım açıkmış. | Open Subtitles | وبعدها انتهيت ومشيت خارج المسرح.. واكتشفت ان سحاب بنطالي كان مفتوحاً طوال الوقت |
| - Olay sırasında TV kapalı mıymış? | Open Subtitles | لذا فإن التلفاز لم يكن مفتوحاً عندما حدث ذلك ؟ |
| Köydeki dükkanı sorman gerek. Umarım hâlâ açıktır. | Open Subtitles | .يجب أن تذهبين لدكان القرية .أتمنى بأنه ما زال مفتوحاً |
| Belki de Dale arka Kapıyı açık bıraktı ve rakunlar içeri girdi. | Open Subtitles | رُبما ديل ترك الباب مفتوحاً و دخل حيوان الراكون إلى هُنا. نانسي؟ |
| Adamın kapısını çaldım, bir şekilde açıldı kapı, içeride gördüklerimden sonra, sizi aramam gerektiğini, düşündüm ve- | Open Subtitles | طرقت على بابه و كان مفتوحاً و بناءً على ما رأيت رغبت فى الاتصال بك |
| Yüzünde yiyecek varken ya da fermuarın açıkken etrafta dolaşmana izin vermem. | Open Subtitles | لا أريدك أن تتجول والطعام في وجهك أو أن زر بنطالك مفتوحاً |
| Sana kapıyı kilitlemeden çıkma diye daha kaç kere söyleyeceğim. | Open Subtitles | كم مرة أخبرتك؟ لا يمكنك الذهاب وترك الباب الخلفي مفتوحاً |
| Daha sonra tekrar bakarız. Yine açıksa... | Open Subtitles | من الأفضل أن نمر لاحقاً اذا كان ما زال مفتوحاً |
| Bu kutu açılmış ve birkaç şişe alınmış gibi duruyor. | Open Subtitles | الصندوق هذا كانّ مفتوحاً ويبدو كأن أحدى الزُجاجات قد اُخِذت |
| Çantamın içeride olduğundan eminim ve fırın da açık kalmış olabilir. | Open Subtitles | ،لأننى متأكدة أن حقيبتى بالداخل وربما أكون قد تركت الفرن مفتوحاً |
| Donovan açılmıştı. Onu ölüme terk etmek üzereydik. | Open Subtitles | لقد كان مفتوحاً لقد كنا على وشك ان نيأس بشأنه |
| Kapıyı açıp odaya girdiğinde kapıyı tamamen açtığından emin ol ve açık bırak. | Open Subtitles | الآن ، عندما تفتح الباب وتدخل الغرفة تأكد من فتح الباب وتركه مفتوحاً |
| Kapı açıkmış. Şu an arkada. | Open Subtitles | كان الباب مفتوحاً على مصراعيه، إنه في الخلف |
| Güvenlik ekibi boğuşma emarelerine rastlamış. Kapısı da ardına kadar açıkmış. | Open Subtitles | وجدت الحرس الأمني آثاراً عن الصراع، كما كان باب شقّتها مفتوحاً على مصراعيه |
| Yolcu kapısı açıkmış ve ölmek üzereymiş. | Open Subtitles | الباب المجاور لمقعد الراكب الأمامي كان مفتوحاً وكان فى طريقه للخروج |
| Mağaza kapalı, birkaç eski moda hırdavatçı hâlâ açıktır. | Open Subtitles | تغير الأمر تجاه الإقفال , وربما محل قطع غيار لأحد الوالدين مازال مفتوحاً |
| Çünkü ben ofisine girdiğimi, kanıtları bulduğumu ve kazara Kapıyı açık unuttuğumu ve kim olduğu bilinmeyen biri tarafından dayak yediğini sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد بأنني اقتحمت مكتبه ووجدت الادلة ثم تركت بابه مفتوحاً من دون قصد بعد ذلك اعتدى عليه شخصا ما و قام بضربه |
| Ama kapı yine açıldı. | Open Subtitles | ليسمح للشخص الذب بالداخل الخروج ولكنه فقط بقي مفتوحاً |
| Kapı açıkken bizi beraber görmüşsün. | Open Subtitles | مرةً حين كان الباب مفتوحاً رأيتنا معاً في غرفتي |
| Delirmek üzereyim, sanırım arka kapımı kilitlemeden çıktım. | Open Subtitles | ما الأمر؟ أخشى أني تركت باب منزلي مفتوحاً |
| Eğer ön kapı ardına kadar açıksa izinsiz girmek sayılmaz. | Open Subtitles | هذا لن يكون اقتحاماً، إن كان الباب الأمامي مفتوحاً |
| Ama o kapı açılmış oldu. | Open Subtitles | . لكن المدخل كان مفتوحاً على مصراعيه |
| Kapıyı da açık bırakmıştın galiba. | Open Subtitles | أعتقد ايضا أنك تركت الباب مفتوحاً |
| Gittiğimde gördüm ki kapı açılmıştı. | Open Subtitles | و عندما صعدت إلى الأعلى و جدت قفل البوابة مفتوحاً |
| Kapını açık bırak. Sana fılmi anlatacağım. | Open Subtitles | دعي بابك مفتوحاً الليلة وسوف أخبرك بـكل شيء عن الفيلم |
| Arka kapı açıktı, ben de kendimi içeri davet ettim. | Open Subtitles | ، الباب الخلفي كان مفتوحاً . لذا سمحت لنفسي بالدخول |