| İkinizin yakın olduğunu biliyorum fakat bu duygusal bir karar değil. | Open Subtitles | انظر، أدرك أنكما مقربان من بعضكما لكن هذا ليس قراراً عاطفياً |
| Aiden ve kuzeninin çok yakın olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنهما كانا مقربان من بعضهم آيدن وإبنة خالته |
| İki çok yakın arkadaşınla büyümüşsün, ikisi de erkek. | Open Subtitles | كان لديك صديقان مقربان نشأوا معك كلاهما اولاد |
| Birbirimize çok yakınız, açıkçası ama daha çok abi-kardeş ilişkimiz var. | Open Subtitles | ،أعني بأننا مقربان . لكنها ليست أكثر من علاقة أخ لأخته |
| İkiniz hiç olmadığınız kadar yakınsınız. | Open Subtitles | أنتما الاثنان تبدوان مقربان أكثر مما كنتما |
| Tommy ve Tina fazla yakın dediler. | Open Subtitles | ان تومي و تينا كانا مقربان زيادة عن اللزوم |
| Kocasının bazı işlerini düzenlemek için görevlendirildim. Bana siz ikinizin yakın olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أنا هنا لإنهاء بعض متعلقات زوجها، اخبرتني أنكما مقربان |
| Seni çok kıskanıyordum. Onunla çok yakın olduğunuzu sanıyordum. | Open Subtitles | كنت اغار منك كثيراً، ظننت أنكما مقربان من بعض جداً |
| İkiniz fazla yakın değilsiniz sanırım. | Open Subtitles | أفهم من ذلك أنكما لستم مقربان من بعض، أليس كذلك؟ |
| Bak, Paul ve Mantar Kafa çok yakın görünüyor. | Open Subtitles | إنظروا إلى هذا بول و المشروم يبدوان مقربان جداً |
| İkiniz yakın olsanız da, bu doğru değil. | Open Subtitles | أنتما الاثنان مقربان ولكن هذا الشيء ليس صحيح |
| O kadar yakın arkadaşlardı ki, bir keresinde kendi tasarımları olan Haftalık Arkadaş Dergisi'nin kapağını onurlandırmışlardı. | Open Subtitles | صديقان مقربان جداً لدرجة أنهما ظهراً على غلاف مجلة الصداقة الأسبوعيه و هي مجلة من تصميمهما |
| Luke'la çok yakın oldukları için ona söylememiz gerekiyor. | Open Subtitles | هو ولوك كانا مقربان للغاية لذا علينا ان نخبره |
| Matt ile yakın olduğunuzu biliyorum. - İçecek bir şey ister misiniz? | Open Subtitles | أعلم أنكِ و مات مقربان أيمكنني إحضار شيء لتشربيه؟ |
| Bunu sana söylemedim çünkü ne kadar yakın olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | حسناً ، إنظر ، أنا لم أقل لك هذا ، لأنني أعرف كم أنتما مقربان |
| Ama eğer bu yakın olmak ve sürekli bunun ne anlama geldiğini sınamamak anlamına geliyorsa ben varım. | Open Subtitles | لكن إذا كان هذا ما يعني أن نكون مقربان بدون أن نفحص ما يعنيه ذلك طوال الوقت إذن، أنا مشاركة. |
| Clay'le çok yakınız. Onun yapabileceği bir şey değil. | Open Subtitles | أنا و كلاي مقربان ليس من طبعه أن يقوم بشيء كهذا |
| O günden beri çok yakınız. | Open Subtitles | وكلانا مقربان لبعض منذ ذلك الحين |
| *...olacak. Sen ve Lex birbirinize yakınsınız. | Open Subtitles | كلمة المرور، أعلم أنكما مقربان يا رفاق... |
| - Baban ve Ripley yakınlardı, değil mi? | Open Subtitles | أباكى و "ريبلى" كانا مقربان , اليس كذلك؟ |
| O ve Angel çok yakınlar. | Open Subtitles | هى و (أنجل) مقربان |
| Evet, sen ve sizin sınıftaki klas çocuk Kalas Klaus'la yakındınız. | Open Subtitles | صحيح، صحيح، انت و كلآوس الذي كان يدرس معك، كنتما مقربان للغاية |
| çok iyi arkadaşlar. Sadece kabul etmek istemiyorlar. | Open Subtitles | إنّها صديقان مقربان من بعضهما، لكنّهما لا يحبان الإعتراف بذلك. |
| Çok yakınızdır. | Open Subtitles | نحن مقربان من بعض |
| - Sen ve Elaine oldukça samimisiniz. | Open Subtitles | -أنت وإلين مقربان للغاية . |