| Demek istediğim JellyBean'in durumu iyi. Hazır olunca eve dönecektir. | Open Subtitles | مقصدي هو أن جيلي بينز بخير وسيرجع عندما يكون جاهزاً |
| Demek istediğim; bu sürede hiç kimse onları ulaştıramaz. | Open Subtitles | مقصدي أن لا أحد آخر يستطيع أخذها مرةَ واحدة |
| Demek istediğim şu, hırsızlık suçlaması hafif suça çevrilebilir. | Open Subtitles | مقصدي هو أن تهمة سرقة الشوارع قد تتقلص إلى مخالفة عامة |
| Bunu kaldırıp da üstesinden gelmesi gereken benim, Ne demek istediğimi anlıyorsan. | Open Subtitles | أما أنا يجب أن أنهض و أتخطى الأمر إذا كنت تعرفين مقصدي |
| Anlatmak istediğim, bir robot gerçek hayattaki varlığımız için fayda sağlayabilir. | Open Subtitles | مقصدي أن الانسان الآلي يمكن أن يستفيد من معيشته بالعالم الحقيقي |
| - Demek istediğim, Lemon, balon sonsuza kadar sürmez. | Open Subtitles | مقصدي هو , ليمون , الفقاعة تلك لا تدوم للأبد |
| Demek istediğim, ondan bir farkın yokken nasıl oluyor da onu yargılayabiliyorsun? | Open Subtitles | لكن مقصدي هو: لا تقفي هناك وتحكمي عليها.. بينما أنتِ لستِ مختلفة عنها.. |
| Demek istediğim, farklılıklarımızı çözmemiz gerek çocuğun hatırına. | Open Subtitles | مقصدي هو اننا يجب ان نعمل على حل خلافاتنا لمصلحة الولد |
| Demek istediğim uyarılma, otonom sinir sisteminin bir fonksiyonu. | Open Subtitles | رائع مقصدي كان أنّ الإثارة هي وظيفة الجهاز العصبيّ اللاوديّ |
| Ama Demek istediğim, çeşit olması sana daha çok seçenek sunar. | Open Subtitles | لكن مقصدي هو.مبدأ الحزم المتنوعة يعطيك الحق بالأختيار |
| Demek istediğim zaten kabullenmişsin. Sadece bunu kanıtlamam gerekiyor. | Open Subtitles | مقصدي هو أنّكِ سبق وفعلتِ أحتاج فقط لإثبات ذلك |
| Demek istediğim şu, dünyada bir insanın diğerine verdiği sevgiden daha değerli hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | مقصدي هو, لا شيء في العالم أكثر قيمة من الحب الذي يعطيه كائن بشري إلى آخر |
| Pekâlâ, hava durumu sunucusu, sana Ne demek istediğimi anlatayım. | Open Subtitles | حسناً، يارجل النشرة الجوية سأوضح لك مقصدي |
| Gerek yoktu ama yine de teşekkür ederim. Ne demek istediğimi kanıtladın. | Open Subtitles | ذلك لم يكن ضرورياً, لكن أقدره, وهو يثبت مقصدي |
| Anlatmak istediğim, olabilecek her türlü salı gününü yaşadım. | Open Subtitles | مقصدي هو اني مررت بيوم الثلاثاء بجميع الاحتمالات |
| Demem o ki, burada ne kadar süre kalacağımızı bilmiyoruz. | Open Subtitles | مقصدي هو أنّنا لا نعرف المدّة التي سنظلّها عالقين هنا. |
| Şunu demeye çalışıyorum, büyük konuştum, çünkü korkuyordum. | Open Subtitles | اسمع , مقصدي هو لقد كنت أتحدث بتفاخر لأنني كنت خائفاً |
| Amacım seni ya da babamı utandırmak değildi. | Open Subtitles | لم يكن مقصدي أن أحرجك لا أنت ولا أبي |
| mesele şu ki, herif p.ştun teki. Herifi içeri tıkmıştık. | Open Subtitles | مقصدي هو أن الرجل وغد يجب سَجنه ، هذا كل ما في الأمر |
| Ben de onu diyorum işte. Ayrıca sana, mekanı dağıtmanı da söylediğini unutma. | Open Subtitles | هذا هو مقصدي, ولا تنسى بأنه أمرك بمسح المكان عن بكرة ابيه |
| Şunu demek istiyorum; | Open Subtitles | مقصدي هو حينما تكون مجروح، ونكون مع بعضا البعض |
| Asla, öyle bir Niyetim olmadı. | Open Subtitles | ليس ذلك مقصدي على الإطلاق |
| Ve bu aksanlı eleman olmayacak Ne dediğimi anladın mı? | Open Subtitles | ولن يكون الرجل صاحب اللكنة إن كنت تفهم مقصدي. |
| Söylemek istediğim babana karşı bu döneminde sabırlı ve anlayışlı davranmalısın. | Open Subtitles | مقصدي أن أباك يمر بهذه المرحلة وعليك الصبر والتفهّم |