| Yani, Alex Karev, hastanenin park alanındaki bir karavanda yaşıyor. | Open Subtitles | " مقطورة في يعيش " كاريف أليكس المستشفى سيارات مواقف في |
| Ormanda bir karavanda oldukça derinliklerinde adeta orman diyarındaki yaratıklarla beraber gibi. | Open Subtitles | في مقطورة في الغابة في عمق الغابة مثل ... |
| Vadide bir karavanda çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتدرب في مقطورة في الوادي |
| Yoğurt diyarının aşağısında bir karavanda yaşıyor. | Open Subtitles | -أجل، إنّها تعيش في مقطورة في مملكة (الزبادي ) |
| Ve ormanın içindeki bir karavanda kalırdık. | Open Subtitles | ونبقى في مقطورة في الغابة |
| Texas'ın doğusunda bir karavanda büyüdüm ben. | Open Subtitles | ... لقد ترعرعتُ في في مقطورة في الخلاء ... (في الجانِب الشّرقي من (تكساس |