| Yüz üstü, kıçı yukarıda, elleri kelepçeli, bilekleri bağlı istediler. | TED | أرادوها مطأطأة الرأس، مؤخرتها مرفوعة، مكبلة اليدين ومربوطة الرجلين. |
| Elleri kelepçeli bir fahişenin üstünde ölü ve çıplak bir şekilde yatarken saygınlığını kaybetti bence. | Open Subtitles | احتراماً في أمريكا. لقد كان عارياً وميتاً فوق عاهرة مكبلة بالأصفاد. أظنه خسر هذا اللقب ليف. |
| Bir otel odasında elleri kelepçeli bir kadının üstünde öldü. | Open Subtitles | لقد توفي فوق امرأة كانت مكبلة بالأصفاد في سرير في فندق صغير. |
| - Yoksa kelepçelerle uçarsın. | Open Subtitles | .وإلا ستسافرين مكبلة بالأصفاد ، هيا |
| - Kelepçeliyim. | Open Subtitles | -أنا مكبلة اليدين |
| Bir çukurun altındaki duvara zincirlenerek iki yılımı geçirdim. | Open Subtitles | قضيتُ سنتان وأنا مكبلة داخل حفرة |
| Elleri kelepçeli olan sensin ve bana mı soruyorsun? | Open Subtitles | يدك مكبلة وتطلبين مني تعريف |
| İyi adamların elleri kelepçeli milleti vurmasına gerek yoktur Crowder. | Open Subtitles | الأشخاص البارعون لا يحتاجون أن يطلقوا الرصاص وأيديهم مكبلة يا سيد (كراودر). |
| kelepçelerle, unuttun mu? | Open Subtitles | مكبلة بالأصفاد، أتتذكر؟ |
| Onu sana teslim ettim,kelepçelerle. | Open Subtitles | أنا سلمت لها لك، مكبلة. |
| - Olmaz. - Kelepçeliyim. | Open Subtitles | لا أنا مكبلة |
| Polise göre Sally Larkin, bu kulübede bir savaş suçlusu gibi zincirlenerek 3 korkunç gün geçirdi. | Open Subtitles | وفقاً للشرطة , ( سالي لاركين ) كانت مكبلة ...بالسلاسل في هذه الحجرة كـ سجينة حرب لـ 3 أيام رهيبة |