| Rahatsız edilmekten hoşlanmaz. Çok yoğun bir gezi. | Open Subtitles | لا تحب أن يزعجها أحد إنها دورة مكثّفة للغاية |
| Yaklaşık olarak Dünya'nın boyutuna. Artık "Beyaz Cüce" adını verdiğimiz, yoğun bir oksijen ve karbon topudur. | Open Subtitles | إنها الآن كرة مكثّفة من الأوكسجين والكربون تسمّى القزم الأبيض |
| Shelley yoğun kemo ve radyoterapi gördü. | Open Subtitles | وقد خضعت (شيلي) لمعالجة مكثّفة كيماوياً وشعاعياً |
| Seattle Pres'ten gelişmiş travma eğitimleri alıyorlar buraya da hızlandırılmış temel cerrahi yöntemleri kursu almak üzere geldiler. | Open Subtitles | وقد تلقوا تدريبات متقدمة لعلاج الرضوح مع "سياتل بريز"، وهم هنا لأخذ دورة مكثّفة في مهارات الجراحة الأساسية. |
| Elena Gilbert hakkındaki her şey için hızlandırılmış bir derse ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج لدورة مكثّفة عن كلّ تصرّفات (إيلينا غيلبرت). |