| Doktor ziyaretlerinin yanısıra Maw Maw dengeli bir diet yapabilsin diye dolabı her çeşit meyve ve sebzeyle doldurduk. | Open Subtitles | لذا من اجل زيارة الطبيب فقط ملأنا الثلاجة بكل انواع الفاكهة والخضروات حتى تحصل ماو ماو على حمية متوانه |
| Eksiği harika bir şeyle doldurduk ama bu yeterli değil. | TED | ملأنا الفراغ بنشاطات رائعة لكن ذلك لا يكفي. |
| Büyük gün geldiğinde buzdolabını süt ve taze meyvelerle doldurduk ve aileyle buluşmak için havaalanına gittik. | TED | حين أتى اليوم الكبير ملأنا ثلاجتهم بالحليب والفاكهة الطازجة واتجهنا إلى المطار لمقابلة العائلة |
| Anlaşılan, Amerikalılar'ın da pasaporta ihtiyacı oluyordu, biz de, birkaç form doldurduğumuz ve resimlerimizin çekildiği... pasaport ofisine gittik. | Open Subtitles | إتضح بأنه حتى الأمريكان بحاجة لجوازات سفر لذلك ذهبنا لمكتب الجوازات حيث ملأنا بعض الاستمارت والتقطنا صوراً. |
| Zehirli ve toksik atıklarla doldurduğumuz denizlere ve okyanuslara büyük bir kibir ve umursamazlıkla yok ettiğimiz ağaçlara ve ormanlara. | Open Subtitles | لندفع ثمن القذارة والروائح الكريهة السامة التي ملأنا بها بحارنا ومحيطاتنا الأدغال والغابات التي قتلناها |
| Mekanı "Joseph, James Robinson'dur." yazılı tişörtler giyen bir sürü insanla doldurmuştuk. | TED | فقد ملأنا المكان بعملاء يلبسون قمصان كتب عليها "جيمس روبنسون هو يوسف!" |
| Satmıştın. Koridor vadisine ağır metalleri saçtıktan sonra. | Open Subtitles | لقد بعتها - بعد أن ملأنا محطة السكة الحديدية بالمعادن الثقيلة - |
| Bildiri doldurduk, federallere takılmadı. | Open Subtitles | لقد ملأنا القائمة , الفيدراليون لم يصلوا إليها. |
| Genlerdeki boşlukları hep başka hayvan DNA'larıyla doldurduk. | Open Subtitles | فقد ملأنا على الدوام الفجوات في الجينوم بالحمض النووي لحيوانات أخرى |
| Evet, sayın yargıç. Formlarımız burada, hepsini doldurduk. | Open Subtitles | أجل سيدتي , و قد ملأنا الأوراق |
| Bu evi ne ile doldurduk biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم بما ملأنا المنزل به ؟ |
| Ve bu hücreyi de onun kişisel şifreleri ile doldurduk. | Open Subtitles | وقد ملأنا هذه الزنزانة بمادة الـ"كريبونايت" خاصته. (تعني المادة التي تضعف قواه) |
| Bir de bu hücreyi kendi Kriptonit'i ile doldurduk. | Open Subtitles | وقد ملأنا هذه الزنزانة بمادة الـ"كريبونايت" خاصته. (تعني المادة التي تضعف قواه) |
| Dediler ki, bir boşluğu doldurduğumuz için yarı fiyatına kalabilirmişiz. | Open Subtitles | ويقولون لو ملأنا المساحة الشاغرة سنحصل على نصف السعر لذا اتخذت القرار السريع |
| Lucy'nin formunu ben daha hastaneye gitmeden doldurmuştuk. | Open Subtitles | تعرفون، ملأنا إستماة (لوسي) قبل أن أذهب للمستشفى أصلا |
| Sonunda Sue'yu okula götürmek için arabayı doldurmuştuk sonra bir araba daha doldurmamız gerektiğini fark ettik. | Open Subtitles | إذا.. أخيرا ملأنا السيارة لكي نوصل (سو) إلى الجامعة |
| Satmıştın. Koridor vadisine ağır metalleri saçtıktan sonra. | Open Subtitles | لقد بعتها - بعد أن ملأنا محطة السكة الحديدية بالمعادن الثقيلة - |