| Bir orman kasvetli, çarpık ağaç dalları karışmış sarmaşıklar ve yağmur. | Open Subtitles | غابة, براري, أعضاء ملتوية عرائش خانقة و مطر |
| çarpık, paralel bir teknoloji kullanarak bu medeniyete gizlice girdin. | Open Subtitles | أنك قد اخترقت هذه الحضارة بوسائل تكنولوجية ملتوية |
| eğri bile olsa burnun güzel biliyor musun. | Open Subtitles | اتعلمين, هذه أنف جميلة حتى ولو كانت ملتوية |
| Kıvranmaya devam edersen yamuk bir kaşın olacak. | Open Subtitles | سيكون لديك حواجب ملتوية اذا واصلت الأرتباك. |
| Fakat daha sonra Garrett'in bir düşüncesi vardı bükülmüş daireler düşüncesi. | Open Subtitles | ولكن عندئذ كان لـ (جاريت) رؤية خاصة رؤية تظهر فيها حلقات ملتوية |
| Ama aklından geçenleri bilmek istiyorsan... daha sinsi, daha çarpık, daha çıkarcı düşünsen iyi olur. | Open Subtitles | لا اعرف, ولكن اذا اردت الدخول الى عقلها عليك التفكير بطريقة ملتوية ومتلاعبة, مثل تفكريها |
| sapkın arzuları var, ve güçlenecektir çılgın bir virüs gibi yayılacaktır. | Open Subtitles | يمتلك رغبات ملتوية وقوته ستزداد وسوف ينتشر مثل نوع من الفايروس |
| Sen durum 2-0 iken kavisli bir top salladın ve maç 3-2 oldu... | Open Subtitles | رميت لى رمية ملتوية وكانت النتيجة 3-2 |
| Onu kendi dünyana sürüklemenin, bir canavarla çarpık bir ilişkiye zorlamanın onu korumak olduğunu mu düşünüyorsun cidden? | Open Subtitles | أتظن حقاً أن جرها لعالمك وإجبارها علي علاقة ملتوية مع وحش ستحميها؟ |
| Şöyle yüksek bir yere.. Cılkını çıkarırdım hergelenin. çarpık bacaklarını, yengeç kollarını.. | Open Subtitles | ليتناثر كله دمًا، وذراعاه وأصابعه وأرجله المقوسة كلها ملتوية ومنبعجة... |
| Olaylara çarpık bir bakış açın var. Kötülük karamsarlık mantığıyla. | Open Subtitles | لديك عقلية ملتوية تنظر بها للأشياء |
| Aslında eğri değil. Beyzbol sopası çarpan yerde bir yumru var. | Open Subtitles | انها ليست ملتوية حقيقة, لقد تلقيت ضربة عليها بكرة السلة |
| O tarafta çok fazla var ve eğri, özellikle son dört. | Open Subtitles | لقد حصلت على الكثير من تلك الغاية وهم ملتوية. خصوصا تلك السنوات الأربع الماضية. |
| Mühendisler bu devasa teleskopta yamuk bir ayna olduğunu saptadı. | Open Subtitles | المهندسون اكتشفوا أن في هابل مرآة ملتوية |
| Sanki biri kafama yamuk çiviler çakıyor! Dinle şunu! | Open Subtitles | هذا مثل شخص يدق مسامير ملتوية في رأسي |
| Ama bu senin bükülmüş ayağın... benlik değil. | Open Subtitles | لا ! ولَكنَّ لكِ ساق ملتوية... لستِ نوعي المُفَضَل. |
| bükülmüş bir vinç için bile. | Open Subtitles | حتى بالنسبة لرافعة ملتوية |
| Bunun oldukça sinsi bir plan olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | عليَّ أن اعترف أنها كانت خطة ملتوية تماماً |
| Bu herifin kendi kuralları vardır, oldukça sapkın, itibar delisi biridir. | Open Subtitles | هذا الشخص لديه شفرته الخاصة ، ملتوية كما يمكن أن تكون مهتم جداً بخصوص السمعة |
| Neden kavisli bir top istiyor ki? | Open Subtitles | لم يطلب رمية ملتوية ؟ |
| Mesela gülüşü güzeldi ama biraz yamuktu. | Open Subtitles | مثل أن إبتسامتها كانت لطيفة لكن ملتوية قليلًا |
| Dolaylı bir şekilde insanları ezmekten hoşlanıyor mu ne? | Open Subtitles | تحبُ سحب الناس إلى الأسفل بطريقة ملتوية و غريبة |
| İsimliğin yamulmuş. | Open Subtitles | بطاقة اسمك ملتوية |
| Sol kolum kırılmış, sol ayağım da burkulmuş. | Open Subtitles | ذراعي اليسار مكسورة وقدمي اليسار ملتوية |