| kraliçe olunca, senden kurtulmaya gücüm olacak. | Open Subtitles | و عندما أصبح ملكه.. سيكون لدى السلطه لأتخلص منك |
| Bütün bu ailede sadece bir tane kız karınca var. O da kraliçe karınca. | Open Subtitles | هناك أنثى واحدة فقط بكل العائله, انها ملكه النمل |
| Babam da aynı şeyi yapıyor. Tarlanın hâlâ ona ait olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | لقد فعل أبى نفس الشئ لا زال يعتقد أن الحقل ملكه |
| Ptolemy'nin çocuğu, Mısır'ın kraliçesi, Kleopatra'nın, tacını koruyup, kollayacağını garanti ederim. | Open Subtitles | في حفظ و صون عرش كليوبترا ابنه بتلومي. و ملكه مصر |
| Bu gece buraya gelmek istemedim. Ama korkuyorum ve Onun olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لم ارد المجئ الى هنا الليلة ولكنني خائفة لاأريد ان اكون ملكه |
| Hangi insan 10 kg eroinin sahibi olduğunu iddia eder? | Open Subtitles | من الذي سيقول أن 10 كيلو من الهروين ملكه |
| Becerikli bir kraliçe Fransanın sıradaki kralına mutluluğu için eşlik etmesini bilir. | Open Subtitles | ملكه جميله تشارك السعادة مع الملك القادم لفرناس |
| Sizi Toprak kraliçe'sinden kurtarıp şehirden çıkaracağız. | Open Subtitles | نحن ذاهبون بعيدا عن ملكه الارض و خارج المدينه |
| Mary bir kraliçe doğanın bir harikası olarak görülmeli. | Open Subtitles | ماري ملكه والتي يجب ان ينضر اليها على انها قوه الطبيعه اي شيء اقل من ذلك سيضعها في خطر |
| Daha çok, baş köşede duran ve adamlarıyla çevrelenmiş bir kraliçe tahtıydı. | Open Subtitles | إنه أكثر من عرش ملكه على رأس الطاوله محاطه بالبيادق |
| Sonuçta ingiltere en parlak dönemini... yüzyıl önce bir kadının altında yaşadı, kraliçe Bess. | Open Subtitles | بعد كل ما نفذته انجلترا فى هذا فى قرن تحت حكم ملكه |
| Bu adama önermek üzere olduğum şey zaten kendisine ait. | Open Subtitles | ما أنا على وشك تقديمه لهذا الرجل ، هو ملكه بالفعل |
| Eğer benim bir kene gibi olduğumu düşünüyorsa polislere aslında benim olmasına rağmen torbanın neden kendisine ait olduğunu söyledi? | Open Subtitles | إن كان يعتقد بأني مزعجه لماذا أخبر الشرطي بأن الذي في الكيس ملكه و ليس ملكيّ ؟ |
| Pekala, teknik olarak Toprak kraliçesi'nin vatandaşlarını askere almaya hakkı var. | Open Subtitles | حسنا, من الناحيه العمليه ملكه الارض لديها الحق فى تجنيد مواطنيها |
| Kurtçuklar seni dönüştürdüğünde Efendi düşüncelerini okuyacak ve Lumen Onun olacak. | Open Subtitles | حالما تحولكَ الديدان سيتمكن السيد من قرائة أفكاركَ وستصبحُ الشعلةَ ملكه |
| Kendini uçağın sahibi sanıyor. | Open Subtitles | يعتقد بأن الطائرة ملكه |
| Taze taçlı ve söylemeliyim ki çok hoş bir görünüşe sahip. | Open Subtitles | ملكه طازجه ، و يجب أن أعترف أنها فى غايه الجمال |
| Öyleydi Majesteleri ve yegane ödülü, kralı tarafından ihanete uğrayarak ölmek oldu. | Open Subtitles | كانَ كذلك سموكِ ومكافأتهُ كانت الموت تم خيانته من قبل ملكه |
| kralını ordular ile destekleme görevini beceremeyen ve görevinden kaçınan ruhban sınıfından olmayan kişiler, vergi ödemelidir. | Open Subtitles | رجل العامة الذي يتهرب من أداء واجبه ويفشل بإمداد ملكه بالسلاح فلا بد عليه أن يدفع الضريبة |
| Senin var ve her zaman olacak, çünkü sen kraliçesin. | Open Subtitles | إنتي تملكينها، ودائما ستفعلين لإنكِ ملكه |
| Eskiydi, çirkindi ve gürültülüydü ama onundu. | Open Subtitles | كانت قديمة وقبيحة، وتصدر صوتاً، ولكنها كانت ملكه. |
| Bana kalırsa, bir şey bulursa onundur. | Open Subtitles | أخبره انه أذا وجد شيئا فسيكون ملكه |
| Onların ölü, bizimse canlı kraliçemiz var. | Open Subtitles | إن لديهم ملكه ميته و نحن لدينا ملكه باقيه |
| Bütün evreni kendi tapulu malı sanırdı. | Open Subtitles | لقد اعتقد نوعا ما ان الكون كله ملكه الخاص |
| Yeniden inşa ettikten sonra bizi ziyaret etmelisin. Günün birinde bir kraliçeye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | عندما نعيد بنائها يجب أن تأتي لزيارتنا أعلم بأني سأريد ملكه يوما ما |