| Bu kimyasal kirleticiler Amerikan Temiz hava Hareketi'nin tanımladığı hava kirletici kriterlerine uymuyor. | TED | هذه الملوثات الكيميائية ,ليست من ملوثات الهواء في الوقت الراهن .كما حدّد ذلك القانون الامريكي للهواء النظيف |
| Onun ortalama sayıda kişi ile ortalama hava kirliliğine sahip bir evde yaşadığını varsaydım. | TED | افترضت انها تعيش في منزل متوسط .مع مستويات متوسطة من ملوثات الهواء |
| Zihnimdeki bu soruyla araştırmaya başladım, ve kısa bir zaman sonra, bundan kapalı alan hava kirliliğinin sorumlu olduğunu buldum. | TED | و قد بدأت بحثي مع وضع هذه المسألة في الإعتبار .و سرعان ما تبيّن لي أن ملوثات الهواء في الأماكن المغلقة هي المتسبب في ذلك |
| hava kalitesi ve hava kirleticileri astım hastalarının, solunum bozukluğu çeken hastaların ve hepimizin akciğer sağlığı üzerinde büyük etkiye sahip. | TED | و جودة الهواء و ملوثات الهواء ,لها تأثير كبير على صحة الرئة عند مرضى الربو و على أي أحد يعاني من اضطراب في جهازه التنفسي .و بالتأكيد يؤثر علينا جميعاً بشكلٍ عام |